Genel
veya güncel olaylarla ilgili senaryo çalışmaları temel olarak dört başlık altında
ortaya konularak incelenmektedir: Alfa-Bravo-Charlie-Delta ya da
Türkçeleştirirsek A, B, C, D senaryoları. Bu format doğrultusunda eldeki
veriler üzerinden bir değerlendirme oluşturularak dört başlık altında incelenip
tartışılabilir. Bu modele göre oluşturacağımız senaryolar sırasıyla;
A
SENARYOSU-MERKEZİLEŞME
B
SENARYOSU-YERELLEŞME
C
SENARYOSU-EVRENSEL DAYANIŞMA
D SENARYOSU-ULUS DEVLETLERİN SONU VE KÜRESEL OTORİTELERE YETKİ DEVİRLERİ
A
SENARYOSU-MERKEZİLEŞME: Virüsün yarattığı olumsuz etki günden güne arttıkça
insanlar temel gereksinimlerini karşılamak için telaşa kapılmak suretiyle besin
zincirlerini ve hastaneleri işgal edebilirler. Bu durumda asayişi sağlamak ulus
devletin temel görevleri arasında bulunmaktadır. Daha caydırıcı olması için
sokaklara askerlerin davet edilmesi kısmi ya da genel yasaklar, devletin daha
merkezi kararlar alması sonucunu doğurur. Bu doğrultuda devletler daha sert ve
acımasız mizaca bürünürler. Bu sert uygulamalar insanları tahrik edebilir ve
merkezi siyasal sistemler sorgulanabilir. Ancak yaşama derdinin peşine düşecek
insanlar topluluk halinde tepkiyi meydanlara taşımakta imtina edebilirler. Bu
durumda devlet rakipsiz olacaktır ve istediği tedbiri uygulayacaktır. Fakat
insanlar kaybetme korkularının bulunmadığı bir eşiğe geldikçe tepkileri meydan
okuyan mahiyeti barındıracaktır.
B
SENARYOSU-YERELLEŞME: Küresel dünya tasavvurunun öne sürdüğü ilkelerden bir
tanesi de sınırların esnediği bir dünyayı yaratabilmenin zorunluluk olduğuydu.
Böylelikle insanların ve ürünlerin serbest dolaşımı liberal bir alışkanlığı var
edecekti. Sınırların keskinliğini kaybettiği dünyada sınır savaşları
kavramınıda önemini yitirecektir. Ancak küreselleşmenin hızı önemli ölçüde
devam etse bile sınırlar kalkmadığı gibi son yıllarda göç hareketleriyle
tetiklenen ırkçı tonlu milliyetçilikler ile fiziki duvarların örüldüğü bir
aşamaya geçildi. Bu sosyal karmaşıklıkta virüsün hemen her ülkeye yayılması
ülkeleri karantina tedbirlerine ve sınırlarını kapatmak hamlelerine götürdü. Önce
kendisini diğer ülkelerden ayıran ülkeler zamanla kendi içerlerinde şehirlerin
bile sınırlarını ördükleri yeni tedbirlere varacakları düzen var edecek
seviyeye gelmiştir. İşte bu durum şehir devletleri doğabilir mi? Seçeneğini
yeniden gündeme getirecektir. Fakat bu küçük idari birimlerde kendi içlerinde
merkezi yönetimi içermektedirler ve yüzölçümü olarak küçük olsalar bile
metropollerin yoğun nüfusunun maruz kaldığı hızlı kaos sürecini yönetmekte
yetersiz kalabilirler.
C SENARYOSU-EVRENSEL DAYANIŞMA:
Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron, milliyetçi duvarları eleştirirken
milletlerin topyekün dayanışmasını önermiştir. Krizler de küresel olduğundan
bir ülkenin kaotik yapısının yalnızca o ülkeye ait olamayacağı ve diğer
ülkelere yayılarak evrensel düzeyi bulabileceği geçerli bir kuramdır. O halde
evrensel krizlere karşı evrensel dayanışma geçerli olur tezi de tutarlı
görülebilir. Burada en büyük handikap diğer siyasi olayların devam ettikleri,
göç ve mülteci sorunlarının ortadan kalkmadığı, her ülkenin yabancı göçlere
karşı olan tutumları ve medeniyetler arası çatışma ihtimalinin eskiden beri
bulunmasıdır. Acı evrenseldir ancak tedbir evrensel olarak mütemadiyen
sürdürülemeyebilir. Çünkü ulus devletler dayanışmaya hazır olsalar bile evrensel
vatandaş ve evrensel otorite kavramlarına yabancıdırlar bu duruma karşı doğal
refleks oluştururlar. Hatta her ülke bir diğerindeki vakaları öne sürerek kendi
tedbirlerini yüceltme yoluna gidip, önlem seviyelerini yarıştırma platformunu
da tercih edebilir. Bu gibi faktörler evrensel dayanışmayı olumsuz yönde
etkileyecek uygulamalar olacaklardır.
D SENARYOSU-ULUS DEVLETLERİN SONU VE KÜRESEL
OTORİTELERE YETKİ DEVİRLERİ: Dünya’da ki toplam borcun bir sene
içerisinde üretilen bütün mal ve hizmetlerin üç katına çıkması bunun dışında
Covid 19 virüsü ile dünya büyüme hızının tahminlerin üçte birine düşeceği
istatistikleri sosyal refahı daralan ulus devletleri daha da zora sokacaktır.
Devletlerin demokratikleşme sorunları, vatandaşların asla tam olarak tatmin
edilememeleri ve ekonomik buhran neticesinde devletlerin yetersiz kaldığı
algısı, ulusötesi yapılanmalara ihtiyacı artırabilir. Bu yeni dönemin ilk
aşaması zaten siyaset bilimi içerisinde okutulan ‘’Küresel Yönetişim’’ kuramını
ifade etmektedir. Bu kavrama göre doğal felaket, biyolojik hasar gibi olağan
dışı durumlarla karşılaşılması halinde devletlerin kendi çabalarının yetersiz
kalması yerel ve küresel aktörlerle bütün olarak işbirliği dahilinde uygun
ortamın tesis edilebilmesi kavramı üzerinde durulmaktadır. Bu durumda ulus
devletler ortadan kalkmamışlardır, sistemin yine en önemli aktörleri
konumundadırlar. Fakat özgül iradeleri kaoslar karşısında yetersiz kaldığı için
otoritelerini paylaşma gereği duymuşlardır ve hegemonik alanları
kısıtlanmıştır. Bu makul kabulün sonraki aşaması ulus devletlerin tamamen
ortadan kalkacağı tartışmalarını beraberinde getirebilir. Ancak bu süreç çok
kolay olmaz. Bu durumu ne geleneksel devletler ne devletlerin ortağı şirketler
ne de geleneksel vatandaşlar kolayca kabullenmezler.
Covid
19 ile birlikte ele alınması gereken dört senaryo da ayakları yere basan
teorileri içermektedir ancak kendi içlerinde zayıf tarafları da bulunmaktadır.
Sosyal seyirin durumu da göz önünde tutulduğu takdirde A ve D senaryosu en
makul hipotezler olarak seçilebilir. Birbirlerine tamamen zıt görülen bu
seçeneklerin varsayım düzeylerinin yüksekliği insanların belirsiz ve karmaşık
yapılarından ileri gelmektedir. Eğer insanlar yüzde yüz rasyonel ya da
programlanabilir canlılar durumunda bulunsalardı sosyal ölçümler ile ne yönde
siyasi bir değişimin yaşanacağı kesine yakın oranla saptanabilirdi.
Devletlerin
yapılarını koruma hamleleri devletleri var eden bürokrasinin de isteğidir bu
istek sisteme alışan vatandaşlar tarafından kolayca kabul edilebilir. Ancak
insan doğası her zaman konfora alışkındır ve geleneksel pratikleri küçümseyen
yeni nesil rahatlık ile çizilen ideal arasında tercih yapmak zorunda kalırsa
bireyselleşen ve kişiye özel hale gelen yeni sosyal sistemin öznesi olmayı
kabul edecektir. Uzaktan olarak uygulanması düşünülen eğitim ve sınav
metodlarıyla hazırlığını tamamlayan ve yüksek öğrenimlerine geçiş yapan kişiler
bu duruma alışırlar ve kendileri için meşakkatli bir yol tarif eden geleneksel
fakülte-amfi sistemini reddebilirler. Çünkü Covid 19 şiddet düzeyi azalma
eğilimi gösterdiği andan itibaren devletler geleneksel eğitim, çalışma ve yaşam
koşullarına dönmeyi kesin olarak talep edecekler ve uyulama yoluna
gideceklerdir. Çünkü insanı, vatandaş haline getiren sistem eğitim, merkezi
hukuk ve bankacılık sistemidir. Bu sistem sayesinde kişi zihinsel olarak
formatlanır ve devlet denilen soyut bir kavramın parçası haline getirilir.
Bu
sebeplerle A ve D senaryolarından kesin olarak bir tanesi ile yeni dönemin
devam edeceği çıkarımları doğru olmaz çünkü büyük dönüşümler büyük kargaşalar
ile başlar. Büyük teknolojik sıçramalarda sıradan olmayan durumların
neticesidir ve herhalde 2. Dünya Savaşı bu duruma somut bir örnek teşkil
edebilir. O zaman akıllara gelecek soru krizi tetikleme hamlesinin yeni
teknolojik devrime yol açacağı biliniyorsa iklim ve özellikle Covid 19 gibi
vakalarda yerinde ve zamanında tedbir almayan ulus devletlerin bu teknolojik
sıçrama döneminde gönüllü olarak yer alıp almadıklarıdır. Hiçbir sistem kendi sonunu
getirecek yeni bir sisteme kapı aralamaz ancak yeni dönemi kontrol edebileceği
varsayımını projelendirebilirse sistemin ne olduğunun büyük bir önemi kalmaz.
Fakat yine de Covid 19 gibi bir vakadan tamamen geleneksel siyasetin bittiği
sonucunu asla çıkartamayız. Bu durum bir anda olacak bir mesele değildir
zihinsel ve fenni hazırlık sürecini gerektirir. Çok büyük yıkım olmadan yeni
bir sistemin kurulduğu görülmemiştir. Aslında 1648 Westphalia’dan beri bu durum
böyle sürmüştür. Devletlerin kurtarıcı olarak sosyal yönlerini sunacakları
merkezi modeller daha yakın gözükebilir fakat bir süre uzaktan ve bireysel
eğitim-sağlık-banka işlemleri devam edecektir. A senaryosu, D senaryosuna
varılacak bir tali yoldur. Kaos 1.0’ı yaşadığımız dönemden sonra Kaos 2.0 hamlesinden
sonra İnsanlık 2.0 hazırlığı daha kolay gerçekleşecektir.
ONUR DİKMECİ - Politik Fütürist / Dünya Sistemleri Analisti