İstihbarat, Arapça kökenli bir
sözcük olarak haber anlamına gelmektedir. Gerçekten de istihbaratın tarihsel
gelişim süreci içerisindeki ilk aşaması haberlerin alınmasının istihbaratın
genel misyon ve görevinden ibaret olduğu bir dönemi işaret etmektedir. Ancak
istihbarat bu kadar yalın olarak varlığını sürdürmemiştir. Batı dillerindeki
karşılığı olan Intelligence’nin anlamları olan akıl, zeka gibi kavramlara denk
düşmüştür ve veri temininin yanı sıra verilerin işlenerek analiz haline
dönüştürülmesini içermiştir.
Buna göre istihbarat günümüzde
kavram olarak sadece bilgi ve haber elde etmek değil, aynı zamanda bunların
tasnifi, incelenmesini, değerlendirilmesini ve kullanılması için dağıtımını da
kapsar.[1] İstihbarat faaliyetleri kesintisiz
süren bir çalışma olup planlama, toplama, değerlendirme, üretim, dağıtım ve
kullanım aşamalarından geçmektedir. Bu faaliyetlerin icrası ise istihbarat
çarkı adı verilen metoda uygun olarak yapılır. İstihbarat çarkı ise dört
aşamadan oluşmaktadır:
-
Planlama: İstihbarat
ihtiyaçlarının tespiti ve yönlendirilmesi
-
Toplama: Toplama
safhasında haber toplanmasına ilaveten; her türlü veri, duyum, emare, bilgi,
görüntü, ses gibi hususlarda toplanmaktadır.
-
Değerlendirme:
Haberlerin işlenmesi ve değerlendirilmesini içermektedir.
-
Dağıtım: İstihbaratın
kullanımını ifade etmektedir.
İstihbaratın günümüzde gelinen
noktada oldukça teknik ve karmaşık bir yapıda olduğu, bunun için ise farklı
disiplinlerin istihbaratın konusu içerisine girdiği bir sürecin hızlanması
geleneksel istihbarat kavramını da değiştirmiştir. Ulusal istihbarat
teşkilatlarının bu misyonları, kolluk teşkilatları gibi birimlerin istihbarat
yapılarından bu bakımdan ayrılmaktadır. Genel istihbarat teşkilatları kapsamlı
ve stratejik mahiyetteyken, kolluk birimleri gibi istihbarat yapıları, kısa
vadeli ya da adi suçlara yönelik çalışmaları kapsamaktadır. Daha teknik bir
tanımla; Karar alıcıların hatalı planlama ve hareketleriyle kendi
politikalarına zarar ve taahhütlerine zarar vermeyecek şekilde diğer
devletlerle ilgili olarak sahip olmaları gereken bilgi türüdür.[2] Stratejik istihbarat, siyasal
ve askeri karar alıcılara hizmet etmek üzere; barış zamanında dış politika ve
ulusal güvenlik politikalarının oluşturulmasında, savaş zamanında ise kuvvet
seferberliği, hedef tespiti ve nihai hedefe ulaşma yollarını belirlemek için
yapılan istihbarattır. Stratejik istihbaratın insanlığa en önemli katkısı, onun
geleceği görme çabası ve bu çabanın siyasi, askeri, ekonomik ve sosyal
istikrara yaptığı katkıdır. Stratejik istihbarat, karar alıcıların, rakip ve
dost güçlerin niyetleri hakkında daha bilgili olmalarını sağlar. Böylece karar
alıcıların kendilerini daha güvende hissetmelerini ve bundan dolayı isabetsiz
güvenlik arayışları içine girmemelerini sağlar. Stratejik istihbarat, ulusal
çıkarların ve güvenliğin korunması ve sağlanması amacıyla; ulusal gücün doğru,
ekonomik ve etkin bir şekilde geliştirilmesi ve kullanılması için çok hünerli
kişiler ve kurumlar tarafından yerine getirilmesi gereken ulusal bir görev ve
kabiliyettir.[3]
Bu önemler bakımdan ulusal temelli
istihbaratın temel özelliği, stratejik istihbarat unsurları ilerleyen
satırlarda detaylı olarak işlenmiştir.
Stratejik İstihbarat
a)
Askeri İstihbarat
Askeri İstihbarat; bir ülkenin
askeri kapasitesini, savaş yeteneklerini, çarpışma gücünü anlamak için yapılan
istihbarattır. Bu tarif doğru olmakla beraber tek başına bir anlam ifade etmez.
Diğer Sosyal, Siyasi, Bilimsel ve Teknolojik, Coğrafi, Ulaşım ve İletişim,
Ekonomik ve Siber İstihbarat konuları ile birlikte değerlendirilmesi gerekir.
Savaş yapılması düşünülen devletin, Kara, Deniz, Hava kuvvetleri, coğrafi ve
topoğrafik durumu, başta bulunan komutanların ve devlet adamlarının
biyografilerinin bilinmesi, ülkenin ekonomik durumu, uzayan bir savaşta
olabileceklerin iyi incelenmesi gerekir. Sosyal ve siyasal yapısının
kırılganlığı bilinmelidir.[4] Askeri istihbarat genel
olarak dört temel toplama vasıtasıyla elde edilmektedir. Bunlar; İnsan
İstihbaratı, Sinyal İstihbaratı, Görüntü İstihbaratı ve Açık Kaynak İstihbaratı
olarak sıralanmaktadır. İnsan istihbaratı, askeri niteliği bulunmayan
istihbaratın da konusu olduğu için daha teknik olan Sinyal, Görüntü ve Açık
Kaynak İstihbaratı üzerinde durulacaktır.
- Sinyal İstihbarat: Tehdit devletlerin ya da terör örgütlerinin muhabere ve
elektronik sistemlerinden yayılan sinyallerin tespiti, kaydedilmesi ya da
değerlendirilmesi gibi faaliyetleri içermektedir. Muhabere İstihbaratı,
Elektronik İstihbarat ve Yabancı Cihaz Sinyal İstihbaratı olarak üç bölümden
oluşur.
Muhabere İstihbaratı (COMINT),
karşı tarafın telsiz, telefon, mors, telem, datalink vb. muhabere
kaynaklarının, Elektronik İstihbarat (ELINT) ise muhabere dışındaki
elektromanyetik ve radar yayılımının dinlenmesi ve kestirilmesiyle elde edilir.
Hava, kara ve deniz platformlarında bulunan radar ve füze güdüm sistemleri
elektronik istihbaratın temel kaynaklarıdır. Diğer yandan Yabancı Cihaz Sinyal
İstihbaratı (FISINT), askeri ve sivil uygulamalar kapsamında telemetrik,
elektronik sorgulayıcılar, komuta kontrol sistemlerinin takip/güdümü ve video
data linklerinden toplanır.[5]
- Görüntü İstihbaratı: Her türlü platformlarda (insanlı ve insansız araçlar,
gemi, denizaltı, kara taşıtları, kameralar) optik, elektro-optik, radar, lazer
gibi cihazlarla temin edilen görüntülerin değerlendirilmesini içeren
istihbarattır. Görüntü İstihbaratının kuvvetli ve zayıf tarafları
bulunmaktadır.
1)
Görüntü
İstihbaratının Kuvvetli Tarafları
-
GÖRİS, tehditlerin
konum ve fiziksel özellikleri, altyapı ve çevre hakkında ayrıntılı ve kesin
bilgi sağlayan, istihbaratın çok önemli bir parçasıdır. Açık, ayrıntılı ve
tarafsızdır. Doğruluk ve güvenirlik derecesi en yüksek istihbarat türüdür.
-
Çok geniş bir sahayı
kapsadığından görüntü istihbaratı ile elde edilecek bilgilerin düşman
tarafından gizlenmesi zordur ve asgari seviyede kalır, düşmanın aldatma ve
yanıltma tedbirlerinden çok fazla etkilenmez.
-
Görüntü elde etmek
için insansız platformlar kullanıldığında düşük risklidir. Görüntüleme
sistemleri, gizli olarak uzak konumlardan çalıştırılabilir.
-
Teknolojik gelişmelere
bağlı olarak elde edilmesi kolaydır, düşmanın en son durumunu doğru ve
ayrıntılı bir şekilde ve eş zamanlı olarak aktarabilir.
-
Çok geniş alanları
kontrol altında bulundurarak, bu alanlara ilişkin bilgileri tespit ve kayıt
edebilir.
-
Taşıdıkları
algılayıcılara bağlı olarak gerçek veya gerçeğe yakın zamanlı görüntü
sağlayabilir.
-
Düşman tesis ve
kuvvetlerinin ayrıntılı analizine, değişikliklerin takibine, kuvvetli ve zayıf
tarafları ile hassas noktalarının tespitine olanak verir.
-
Diğer istihbarat
bilgileri ve arazi bilgileri ile bütünleştirilerek ayrıntılı analiz yapılabilir
ve harekât öncesi tüm bilgilere sahip olunabilir.
-
İlgi alanının tümü
üzerinde görüş sağlayabilir.
-
Bir kez elde
edildiğinde, farklı amaçlar için birçok kez kullanılabilir.
-
Görüntülerin uzaktan
algılanması, verilerin kıymetlendirilmesi, saklanması ve anında aktarılması
gerçekleştirilebilir. Ölçmeler için uygundur.
2)
Görüntü İstihbaratının
Zayıf Tarafları
-
GÖRİS
görevlendirilmesi, toplanması, işlenmesi, analiz edilmesi ve yayınlanması için
gereken süre uzun olabilir ve karar alma sürecini etkilemek için zamanında
hazır olmasını sağlamak bazı durumlarda zorlaşabilir.
-
Elde edilen görüntünün
kullanıma hazır hale gelene kadar birtakım işlemlere tabi tutulması nedeniyle
acil isteklere cevap veremeyebilir.
-
Toplama vasıtaları ve
sistemleri pahalıdır, bakımı ve idamesi zordur, algılayıcılarda meydana
gelebilecek arızalara karşı hassastır.
-
Bir kısım toplama
vasıtaları/sensörler atmosfer ve meteorolojik şartlardan, ışık koşulları,
düşman eylemleri ve kamuflaj, örtme, gizlenme ve aldatma etkinlikleriyle
engellenebilir.
-
Görünür spektrumun
dışında toplanan görüntülerin yorumlanması çok zor olabilir, bu nedenle yüksek
eğitimli ve deneyimli personelin kullanılmasını gerektirir.
-
Elde edilmesinde
modern algılama sistemlerine, yer teçhizatına ve iyi eğitilmiş personele
ihtiyaç vardır.
-
Görüntü toplama
platformları sınırlıdır ve ilgilenilen alanın yakınında olmayabilir.
-
Dijital görüntüleme
sistemleri hem analiz hem de depolamayı desteklemek için çok miktarda veri
üretir.[6]
- Açık Kaynak İstihbaratı: Televizyon, radyo, gazeteler, dergiler, konferans ve
sempozyum tebliğleri, internet gibi kamunun kullanımına açık ve çok çeşitli
kaynaklardan erişilebilen istihbarat türüdür.
b)
Sosyal İstihbarat
Bir ülkedeki işsizlik sorunu,
etnik ve dinsel grupların faaliyetleri, önemli kamuoyu eğilimleri, yabancı
düşmanlığı gibi konular sosyal istihbaratın[7] ilgilendiği alanlardır.
Sosyal istihbaratın kapsamında değerlendirilmesi gereken konular şu şekilde
sıralanabilir;[8]
-
Nüfus, yerleşim, artış
oranı, yaş ve cinsiyet, iş gücü, ırk grupları, etnik gruplar, aşiretçilik,
sosyal hareketlilik, mülkiyet düzeni.
-
Kamuoyu ve bunları
etkileyen basın-yayın araçları.
-
Sağlık ve sosyal
güvenlik sistemleri.
-
Genel kültürel
özellikler, farklılıklar, konuşulan diller.
c)
Siyasi İstihbarat
Siyasi istihbarat, hedef veya
komşu ülkelerin; hükümet politikaları, politikacıların açıklamaları, yaptıkları
uluslararası veya bölgesel görüşmeler-anlaşmaları, tarihi, anayasal yapısı,
hükümetin etkinliği, dış politika manevraları, siyasi partileri, politik
kültürü, baskı grupları, seçim süreci, halkın iktidara karşı tutumu gibi
unsurlar hakkında bilgi edinmeyi amaçlamaktadır.[9]
d)
Bilimsel ve Teknik İstihbarat
Bilimsel ve teknik istihbarat;
‘’bir devletin bilimsel ve teknik kapasite ve faaliyetlerini tespite yönelik
istihbarat faaliyetleridir. Amaç; hedef olarak alınan ülkelerin mevcut ve yeni
üretilen veya diğer ülkelerden alınan silahlarının öğrenilmesidir. Ancak, bu
konu sadece silahlarla ilgili olmayıp istihbaratın yöneldiği devletlerin
bilimsel ve teknolojik çalışmaları, bu konularla ve ARGE çalışmalarına ayrılan
paraların miktarları, bu çalışmalar için çalışan laboratuvarların, bu yerlerde
nasıl ve nelerin üretildiğinin tespiti önem kazanan hususlardandır.[10]
Bilimsel ve teknik istihbarat son
dönemde ülkeler arasındaki ilişkilerde, ekonomik istihbarat ile paralel olarak
yaptırım konularına kaynaklık etmiştir. Örneğin, ABD Adalet Bakanlığı, Çin
şirketi Huawei’nin teknoloji hırsızlığı yaptığını belirtmişti. Bu durumda ABD,
Çin ve şirketlerinin yapısını, teknolojik ve bilimsel istihbaratı teminiyle
ifşa etmiştir. İddiaların doğru olması halinde ise Çin, ABD’li şirketlerin
teknoloji yapısını kopyalamıştır ve bu da bilimsel ve teknolojik istihbaratın
çalışmaları arasındadır.
e)
Coğrafi İstihbarat
Hedef ülkenin; su kaynakları,
dağ-tepe, iklim, bitki örtüsü dahil bütün coğrafi özelliklerini kapsamaktadır.
Coğrafi istihbaratın kapsamı o denli geniştir ki detay gibi görülen ya da
üzerinde durulmayan ayrıntılarda bu kapsamda veri temininde kullanılmaktadır.
Limanlardaki kum ve çamur, içme
suyu ikmalleri, sahiller[11] gibi unsurlar bile coğrafi
istihbaratın temel kapsam konularındadır.
f)
Biyografik İstihbarat
Bir ülkenin devlet yöneticileri,
siyasi ve askeri karar vericileri, politikacılar, önemli simaları, kanaat
önderleri ile ilgili özel bilgilerin temini biyografik istihbarat olarak
tanımlanmaktadır. Hedef kişilerin olumlu-olumsuz özellikleri, geçmişleri ve
gelecek hakkındaki beklentileri, alışkanlıkları, zaafları, özel yaşantılarıyla
ilgili elde edilebilecek bütün bilgiler biyografik istihbarat kapsamındadır.
g)
Ulaşım ve İletişim İstihbaratı
Ulaşım istihbaratı; bir ülkenin
karayolu, havayolu, denizyolu, demiryolu, stratejik boru hatları, havaalanları,
limanları gibi ulaşım yollarına dair bilgilerin toplanması ve analiz edilmesini
kapsamaktadır. İletişim istihbaratı ise; radyo, televizyon, telgraf, sosyal
medya, telefon, telsiz, iletişim medyası da dahil olmak üzere sivil ve askeri
iletişim sistemlerine yönelik olarak yapılan istihbarattır.[12]
h)
Ekonomik İstihbarat
Ekonomik istihbaratın günümüzde
iki amacı bulunmaktadır. İlk amaç, ülkelerin kendi ulusal menfaatlerini diğer
ülkelerin üzerinde tutmak maksadıyla ekonomik faaliyetlerde diğer ülkeleri
takip etmek, topladığı bilgileri değerlendirmektedir. İkinci amaç ise, ülke
içinde faaliyet gösteren şirketlerin, üretim süreçlerini yenilemek ve
geliştirmek için bilgi edinme faaliyetlerini kapsamaktadır.[13]
Küresel düzeyde ekonomik
istihbarat analizi gerçekleştirebilmek için öncelikle istihbarat servislerinin
faaliyet gösterdikleri kendi ülkelerinin ekonomik durumlarını analiz etmeleri
gerekir. Bunun için ise ticaret oranları ve açıkları, endüstriyel
kapasite-rekabet düzeyi ve potansiyel, yer altı ve yer üstü keşfedilmiş ve
keşfedilmemiş madenler-enerji kaynakları, su miktarı, tarım arazileri ve bitki
örtüsü gibi parametreler değerlendirilmelidir. Ayrıca gelişen dünyanın
gerekliliklerinden olacak kripto para uygulamaları da yine ekonomik istihbarat
kapsamında incelenmelidir.
I)
Siber İstihbarat
Açık
kaynak istihbaratı, siber istihbarat, sosyal medya istihbaratı gibi hangi
isimle adlandırılırsa adlandırılsın bu alanda yapılacak çalışmalar için bazı
temel şartların oluşturulması gereklidir. Bunlar;
-
Çağın gereklerini sağlayabilecek güncel donanım ve teknik ekipman,
-
Hızlı ve kısıtlamasız internet erişimi,
-
Kullanıcının konum ve kimliğini gizlemeye yarayan aynı zamanda karşıdan
ulaşımı engelleyen güvenlik sistemi,
-
Amaca uygun olarak geliştirilen takip ve inceleme yazılımları,
-
Görev yapılan alana yönelik teknik eğitim almış, deneyimli personel,
-
Hızlı, kapsamlı, son kullanıcıya zamanında bilgi sağlayan raporlama
sistemi,
-
Plan dahilinde görev yapan merkezi ve müşterek bir sistem.[14]
A)
İstihbarat
Toplama Yöntemleri
Stratejik istihbarat toplama
teknikleri farklı kaynaklarda genellikle yedi ya da dokuz adet olarak
sıralanmaktadır. Önemli olan stratejik istihbaratın insan ve teknik olmak üzere
iki ana bölümde incelendiğidir. Alt kollar güvenlik disiplinini çalışanların
sahip oldukları güvenlik kültürüne göre oluşturulabilir.
İnsan İstihbaratı HUMINT
HUMINT, eğitilmiş personel
aracılığı ile insanlardan, görsel ve işitsel kaynaklardan, ilgi duyulan
alanların, niyetlerin mahiyetlerin, kapasitelerin, güçlerin, takdirlerin,
mevcut teçhizatların ne olduklarının tespit edilip öğrenilebilmesi için
toplanan bilgilerin analizinden elde edilen istihbarat olarak tanımlanabilen bu
istihbarat toplama yöntemi, insan kaynağının bir araç olarak kullanılmasıdır. HUMINT
diğer bir deyişle kontrol altında olan veya olmayan insani istihbarat
kaynağını, belge ve bilgileri ele geçirmek, araştırma ve gözlem yapmak gibi
faaliyetler için kullanarak rakip ve/veya müttefikler hakkında ilgi duyulan
bilgileri alabilmektir.[15] İnsan doğasının zorluğu göz
önünde bulundurulduğunda insan istihbaratı temininde bulunan istihbaratçıların
da özel yetkinliklerde olması gerekmektedir. Bu özellikler[16]:
-
İnsanları anlama
hassasına sahip olmak,
-
Zor şartlar altında da
başkalarıyla çalışabilmek,
-
Hayal ile hakikati,
doğru ile eğriyi ayırt edebilmek,
-
Esas unsurlarla
teferruatı ayırt edebilmek,
-
Merak sahibi olmak,
-
Hüner sahibi olmak,
-
Teferruata, lüzumsuz
görünen şeylere dahi dikkat edebilmek, kimsenin görmediği şeyleri görebilmek,
-
Fikirlerini açıkça,
kısaca, ilgi çekici surette ifade edebilmek,
-
Ne zaman susulmasını
gerektiğini bilmek,
-
Başkalarının görünüş,
düşünüş, hareket ve hissedişine karşı anlayış göstermek sert ve dar anlayışı
olmamak,
-
Şan, şeref, isim,
servet düşkünü ve fazla haris olmamak,
-
Macerayı, vatanını,
milletini, insanlığı sevmek, yapacağı işte dünya barışına, insanlığa hizmet
edeceğine samimiyetle inanmak,
-
Bütün bunlara ilaveten
iyi bir kültür ve tahsil sahibi olmak.
Teknik İstihbarat TECHINT
Bilgi toplamak için insan kaynağından
değil de daha çok gelişmiş teknolojiden faydalanarak istihbarat üretmektir.
Teknik istihbarat, 19. Yüzyılın üçüncü çeyreğinde telefonların dinlenmesini
içeren sinyal istihbaratı ile başlamış, 1960’ların başında ilk casus uyduların
yörüngeye oturmasına değin geçen yüzyıl içinde çok büyük ilerlemeler
kaydetmiştir. 1980’lerden itibaren özellikle bilgisayar teknolojisinin gelişmesi
ve çalışma hayatında iletişimden, arşivlemeye kadar her alana girmiş olması,
istihbarat çalışmalarında teknik alanda gelişmeler yaşanmasını sağlamıştır.[17]
Sinyal İstihbarat SIGNT
Sinyal alıcılar, telefon
konuşmaları, e-posta, gemiler, uçaklar, yerdeki sinyal tesisleri, uydular,
gizli dinlemeler ve diğer elektronik alıcılar[18] aracılığıyla temin
edilmektedir.
Dinleme-İletişim İstihbaratı
COMINT
Bugüne kadar radyo ve televizyon
haricindeki bütün iletişimin takip edilmesini içermekteydi. Fakat günümüzde
yaygınlaşan ve daha da gelişecek olan akıllı televizyonlar, plazma
televizyonlar da dinleme-iletişim istihbaratın araçları arasında yer
alacaklardır.
Ölçme ve İz İstihbaratı MASINT
Biyolojik, nükleer ve benzeri olan
maddelerin izlerinin toplanması ve analiz edilmesidir.
Radar İstihbaratı RADINT
Sinyal istihbaratının diğer
versiyonudur.
Sosyal Medya İstihbaratı
SOCMINT
Bireylerin ve bireylerin
oluşturduğu toplumların alışkanlıkları, eğilimleri, temel tartışma konuları
gibi temel bilgilerin analiz edilmesidir.
B)
Türk İstihbarat
Topluluğu
1)
Milli
İstihbarat Teşkilatı
Milli Emniyet Hizmetleri Teşkilatının
(MAH) Teknik Servisi, geçen yıllar içinde giderek büyüdü. Önce Ankara Büklüm
sokaktaki 4-5 katlı bir binaya, daha sonra da Yenimahalle'deki MİT Kampusuna
taşındı. MAH, 1965 yılında 644 sayılı MİT Kanunu ile Milli İstihbarat Teşkilatı
adı altında yasal bir kuruluş haline getirildi. MAH, MİT'in ana birimi olarak
hayatiyetini devam ettirdi. Milli Emniyet Hizmetleri Başkanlığı, İstihbarat
Başkanlığı, Psikolojik Savunma Başkanlığı, İdari İşler Başkanlığı, Teftiş
Kurulu Başkanlığı ve Hukuk Müşavirliği, Müsteşara bağlı birimlerdi. 1971'de
Elektronik ve Teknik İstihbarat Başkanlığı bu başkanlıklara katıldı. 644 sayılı
Kanun'la MİT Müsteşarı başkanlığında Milli İstihbarat Koordinasyon Kurulu
faaliyete geçti. Üyeleri; MGK Genel Sekreteri veya yardımcısı, MAH Başkanı,
Genelkurmay İstihbarat Başkanı veya yardımcısı, Bakanlık görevlileri idi.
Kanuni bir organizasyon olmasına rağmen pek çalışmadı denebilir.[19]
Süreç içerisinde
MAH'ın tamamen yurtiçine dönük olarak istihbari faaliyetlere yönelmesi
sağlanmıştır.
01.11.1983 tarihinde 2937 sayılı
Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu ile MİT'e
yeni bir statü kazandırıldı[20]
ve MAH ortadan kaldırılmış olundu. Böylelikle iç ve dış
istihbarattan sorumlu tek kurum MİT olmuştur. MİT’in görevleri genel olarak;
a) Türkiye
Cumhuriyeti’nin ülkesi ve milleti ile bütünlüğüne, varlığına, bağımsızlığına,
güvenliğine, Anayasal düzenine ve milli gücünü meydana getiren bütün
unsurlarına karşı içten ve dıştan yöneltilen mevcut ve muhtemel faaliyetler
hakkında milli güvenlik istihbaratını Devlet çapında oluşturmak ve bu
istihbaratı Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı, Milli Güvenlik Kurulu Genel
Sekreteri ile gerekli kuruluşlara ulaştırmak.
b) Devletin milli
güvenlik siyasetiyle ilgili planların hazırlanması ve yürütülmesinde;
Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı, Mîllî Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri ile
ilgili bakanlıkların istihbarat istek ve ihtiyaçlarını karşılamak.
c) Kamu kurum ve kuruluşlarının
istihbarat faaliyetlerinin yönlendirilmesi için Cumhurbaşkanı ve Milli Güvenlik
Kuruluna tekliflerde bulunmak.
d)Kamu kurum ve kuruluşlarının istihbarat ve istihbarata karşı koyma
faaliyetlerine teknik konularda müşavirlik yapmak ve koordinasyonun
sağlanmasında yardımcı olmak.
e) Genelkurmay Başkanlığınca Silahlı Kuvvetler için lüzum
görülecek haber ve istihbaratı, yapılacak protokole göre Genelkurmay
Başkanlığına ulaştırmak.
f) Millî Güvenlik Kurulunda belirlenecek diğer görevleri
yapmak.
g) İstihbarata karşı koymak.
h) Dış güvenlik, terörle mücadele ve millî güvenliğe ilişkin
konularda Cumhurbaşkanınca verilen görevleri yerine getirmek.
i) Dış istihbarat, millî savunma, terörle mücadele ve
uluslararası suçlar ile siber güvenlik konularında her türlü teknik istihbarat
ve insan istihbaratı usul, araç ve sistemlerini kullanmak suretiyle bilgi,
belge, haber ve veri toplamak, kaydetmek, analiz etmek ve üretilen istihbaratı
gerekli kuruluşlara ulaştırmak.
j) İstihbarat kapasitesini, niteliğini ve etkinliğini
artırmak amacıyla çağdaş istihbarat usul ve yöntemlerini araştırmak, teknolojik
gelişmeleri takip etmek ve uygun görülenleri temin etmek.[21]
Olarak sıralanabilir.
Süreç içerisinde değişen siyasi atmosferin getirdiği
gerekliliklere göre kanunda çeşitli düzenlemeler yapılma gereği de
hissedilmiştir.
a) MİT
ve Askerler
31 Temmuz 1970 tarihi ve 1324 sayılı Kanun gereği askeri
istihbaratın üretilmesi Genelkurmay Başkanlığının yetki ve sorumluluğundadır.
Genelkurmay İstihbarat başkanlığı daha çok dış istihbarata yönelik olarak,
Kuvvet Komutanlıkları ise kendi alanlarında istihbarat faaliyetlerini yerine
getirecek şekilde yapılandırılmışlardır.[22]
15 Temmuz 2016 askeri kalkışma/darbe girişiminden sonra TBMM
Darbe Komisyonu tarafından görüşlerine baş vurulan başta Genelkurmay Eski
Başkanları, İlker Başbuğ ve Işık Koşaner olmak üzere bu süreçle ilgili fikir
beyan eden yüksek rütbeli emekli subaylar, askerin istihbarat yetkisinin
sanıldığı gibi olmadığını, TSK'nin kendi personelini bile garnizonların dışında
izleyemediğini, bu hususta ise personeller hakkında istihbarat teminlerinin MİT
ve Emniyet İstihbarattan tam anlamıyla gerçekleştirilemediğini bu durumun ise
zafiyete yol açtığı ve darbe girişiminde rolü bulunduğu hususunda hemfikir
olmuşlardır. Asker kişilerin savundukları ordunun kurumsal istihbarat biriminin
oluşturulması ve garnizon sınırları dışı dahil olmak üzere her türlü tahkikatın
yürütülmesidir. Ancak ordunun bu yönde bir istihbarat birimine sahip olması,
siyasetçiler tarafından olumlu karşılanmayacaktır. Askerlerin istihbarata
ilgileri yeni bir durum değildir. MİT, 1990'lı yılların sonlarına kadar
genellikle askerlerin kontrolündeydi ve MİT Müsteşarları muvazzaf
Korgenerallerden seçilirdi. Müsteşar olan askerler aynı zamanda Genelkurmay
denetimine de tabi olurlardı. Son yıllarda muvazzaf askerlerin Müsteşar yeni
adıyla ise Başkan yapılması alışkanlığından vaz geçilmiştir.
Genelkurmay'a bağlı, Genelkurmay Elektronik Sistemler
Komutanlığı, her türlü sinyal ve teknik olanağa sahip tugay seviyesindeki bir
istihbarat birimiydi. 1 Ocak 2012'den itibaren bu birimin tüm imkânlarıyla
birlikte MİT'e devredilmesi, askerler tarafından olumlu karşılanmamıştır. Bu
durum ''Ordu'nun gözünün kulağının kaybedilmesi'' olarak yorumlanmıştır.
İstihbarat araştırması yürütenler ve istihbarat yazıları kaleme alanlar ise bu
durumu GES'in sivilleşmesi olarak aktarmışlar ve bu durumun demokratik kültüre
ait bir uygulama olduğunu belirtmişlerdir. Ancak dünyanın hiçbir yerinde kolluk
ya da istihbarat birimleri sivil yapılar değillerdir. Türkiye'de istihbarat
konusunun ele alınmasında daha başta kullanılan terimler bile yanlış
seçilmişlerdir. Askeri istihbarat biriminin oluşturulması yönündeki teoriler
değerlidir ancak güvenlik bürokrasisinin dönüşümüyle birlikte Genelkurmay
Başkanlığı'nın sembolik seviyeye indirgenmesi, Genelkurmay-Askeri İstihbarat
Tesisi ilişkilerinin yeniden sorgulanmasını gündeme getirecektir. Bu durumda
müstakil ve askeri nitelikli bir birimin Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde
oluşturulması düşünülebilir. Ancak bu sefer de Milli Savunma, giderek
merkezileşen bir güç haline gelecektir. Ayrıca Bakanlığın yönergesinde, harekât
ve istihbaratla ilgili görevler tanımlanmamıştır.
b) MİT
ve Emniyet
EGM, bünyesinde bulunan İstihbarat Daire Başkanlığı
aracılığı ile ülke içerisinde istihbarat faaliyetlerinde bulunmaktadır. Emniyet
3152 sayılı kanunu çoğu zaman aşarak ülke içerisinde emniyet ve asayişin
sağlanması sınırını aşıp stratejik istihbarat üretme girişimlerinde
bulunmuştur. Bu durum ise MİT ve Emniyet arasında gerginliklere sebep olmuştur.
Emniyet'in bu konudaki beklentisi, MİT'in, yurtdışına yönelik istihbarat
çalışmalarında bulunması, İstihbarat Daire Başkanlığı ise Emniyet'in yurt
içinde kırsal kesimler dışında tamamen her türlü istihbari faaliyette
bulunmasıdır. Bu durum MİT ve mensupları tarafından olumlu karşılanmamaktadır
çünkü MİT mensuplarının nitelikleri ve zihniyetleri daha farklıdır.
İstihbari faaliyetler konusunda MİT ve Emniyet arasındaki
farkı bir örnekle açıklayabiliriz.
''Bir adam her gece aynı aydınlık sokaktan geçiyorsa ve
karanlık fobisi olduğu biliniyorsa, istihbarata verilen görev bir gece o adamı,
her gece geçtiği sokaktan geçirmemek olsun. Emniyet istihbarat mensupları,
sokak lambalarına teker teker ateş ederler ve bazılarını yerlerinden sökmeye çalışırlar.
Bu gürültü patırtıya bütün mahalle ayağa kalkar ve adam zaten ürküp tedbirini
almıştır. Ancak MİT mensupları temin ettikleri özel kıyafet ve tulumlarla
kendilerine belediye ya da elektirik şirketi çalışanı süsü verir yine temin
ettikleri resmi elektirik çalışmaları araçları aracılığıyla sokağı kapatırlar
ve elektirik çalışması yapılıyor izlenimiyle bütün lambaları söndürürler.
Böylelikle hiç kimse farketmeden, zifiri karanlıktaki sokaktan, karanlık fobisi
bulunan adam geçmeyecektir. İstihbari çalışma ise başarıya ulaşmış olacaktır.''
Bu çarpıcı örnek iki kurumun istihbarata yaklaşma ve çalışma
hususlarında ciddi farklar olduğunu göstermektedir.
Emniyet ve kırsalda Jandarmanın istihbari faaliyetleri
yalnızca suça yönelik olarak, kriminal kimlikten öte anlam ve çalışmalar
taşımamalıdır.
c) MİT
ve Siyasiler
1960 yılında kanunla kurulan MİT'in başına üçlü kararname
ile müsteşar atanmakla beraber[23],
bu yetki genellikle genelkurmay başkanı tarafından seçilen bir askerin,
başbakan ve cumhurbaşkanı tarafından onaylanması şeklinde gelişti. Askerler
MİT'i kendi bünyesinden gibi gördü, MİT'in de siyasiler ile ilişkileri asker
müsteşar nedeniyle hep çok kısıtlı oldu. MİT'e sivil personel alımı 1965'te
(Emre Taner grubu) ve 1992'de Sönmez Köksal döneminde daha çok lisan bilir
eleman olmak üzere iki büyük dalgada oldu. 1980'lerde Erkan Gürvit'in
sivilleşme çalışmasında Hiram Abas[24]
ve ona çok yakın olan Mehmet Eymür'ün önü açılmıştı. Turgut Özal, kendi özel
istihbaratını Hiram Abas ile kurmaya çalışmış, Tansu Çiller bunu devam
ettirmişti. Bu istihbarat kutuplaşmalarının yol açtığı çıkar çatışmasının neden
olduğu gerilim Susurluk ile kamuoyuna yansıdı. EGM içinde Mehmet Ağar, MİT
içinde Mehmet Eymür'ün rekabeti bu iki kutbu temsil etmekteydi.[25]
Tansu Çiller, öncelikle askerlerle yakınlığı nedeniyle Nuri Gündeş'i MİT
müsteşarı yapmak istedi. Hiram Abas ise çok hırslı olmasına rağmen Müsteşar
Yardımcılığı'nda kaldı. Demirel'e yakınlığı nedeniyle MİT dışından Sönmez
Köksal MİT Müsteşarı oldu. Bu aynı zamanda siyasiler ile ilk yakınlaşma idi ve
Köksal'ın MİT içinde sivilleştirme gayretine yardım etti. MİT'in Başbakan ve
Genelkurmay'ın onayı ile sivilleşmesinde, Demirel'in asker-MİT ilişkilerinde
hassas ve dengeli davranması sorunları engelledi. Köksal'dan sonra gelen Şenkal
Atasagun, MİT içinden daha kıdemlilere rağmen Mesut Yılmaz'ın kardeşine
yakınlığı neden ile terfi etti. Askerleri sevmeyen ve çalıştığı Güvenlik
Dairesi'nde aklını Kürtçülükle bozan Emre Taner ise Atasagun'un engellemek
istemesine rağmen siyasilere mavi boncuk dağıtarak müsteşar oldu.[26]
Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde muhabere astsubayı olarak
görev yapan ve daha sonradan TİKA Başkanlığı görevini yürüten, Hakan Fidan 2010
yılında önce müsteşar yardımcısı bir ay sonra ise Müsteşar olarak atanmıştır.
Fidan döneminde teşkilatın yapısı değişimden geçmiş, Müsteşarlık
ise Başkanlık olmuştur. Fidan, 2015 seçimleri öncesinde görevinden istifa
ederek, AK Parti Milletvekili adaylığı için başvurmuştur. Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan ise bu durumu doğru bulmadığını belirtmiştir.[27]
Bunun üzerine Fidan istifasını geri almış ve görevine geri
dönmüştür. Bu durumdan sonra MİT Başkanlık makamının siyasileştiği bunun da
dışında istifa eden bir kamu görevlisinin görevine geri dönemeyeceği
belirtilmiş ve eleştirilmiştir.
O günden itibaren Fidan görevini sürdürmeye devam
etmektedir.
d) MİT
ve Kamuoyu
İstihbarat teşekkülleri yapılarından dolayı şeffaf kurumlar
değillerdir bu bakımdan da toplum nezdinde uzak ve soğuk kuruluşlar etiketiyle
kalıba sokulmuşlardır. Bu durum normaldir. Teknolojinin gelişmesi ve iletişim
gereçlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte istihbarat kuruluşları gizliliklerini
olduğu gibi deşifre etmeden ancak kamuoyuna daha yakın bir tavırı edinerek
sürdürmektedirler. Türkiye'de MİT gizliliğini ve kamuoyundan uzak tutumu
sürdürmüştür. Emre Taner, MİT'in kuruluşunun 80. yılı sebebiyle kamuoyuna açık
olarak bir mesaj yayımlayarak bir takım saptamalarda bulunmuştur. Bu mesaj
MİT'in tarihinde bir ilk hüviyetindeydi ve kamuoyu tarafından ilgiyle
karşılandı. Bilgilendirme mesajı çağın güvenlik gerekliliğiyle beraber kurumun
yapısının sentezlenmiş biçimiydi ve şu noktalara değinilmişti:
''...Gerek ulusal güvenliğin
sağlanmasında, gerekse dış ve iç politikaların yürütülmesinde güvenlik ortamını
şekillendiren pek çok yeni yöntem, aktör ve vasıtanın görünür görünmez
etkisinin hissedildiğini vurgulayan Taner, "Ulusal ve uluslararası düzeyde
gerçekten sağlam politikalar üretebilmek ve uygulayabilmek için ulusal güvenlik
ve ulus-devlet yapısına yönelen tehdit ve kaynakları iyi algılayabilmek, ulusun
karşı karşıya olduğu fırsatları ve tehditleri öngörmek, doğru analiz edebilmek
ve uygun vasıtalar ile karşı koymak zorunluluğu/ihtiyacı her zamankinden daha
fazla hissedilir hale gelmiştir. 21. yüzyıl güvenlik ortamı, istihbarat
fonksiyonlarının önemi ve etkinliğini hiç olmadığı kadar arttırmıştır.
Önümüzdeki dönemde de uluslararası sistemin, kuralları belirlenmiş stabil bir
yapıya kavuşacağını ummak ve bu yönde tanımlamalar geliştirmek faydasız bir
uğraş olacaktır. Son derece kaygan bir zemin üzerine oturmuş uluslararası
ortamda Türkiye, bir yandan yakın zamana kadar değişik çap ve karakterde
savaşların yer aldığı ve halen potansiyel çatışma tehditlerinin bulunduğu
Balkanlar, diğer yandan birçok bakımdan sürtüşmelere sahne olan ve çeşitli
istikrarsızlık potansiyelleri taşıyan Kafkaslar ile yaklaşık 40 yıldır fiili
çatışmalar ve terörist faaliyetlerle yoğrulmuş Orta Doğu'nun arasında bir iç
hat pozisyonuna sahip halde bulunmaktadır. Ayrıca bu pozisyon kademeli olarak
Orta Asya'ya açılan alanlarla da bağlantılıdır. Bu üç bölgenin ve Orta Asya'nın
birçok bakımdan küresel politikaların ve "rol" savaşlarının belirli
açılardan yoğunlaştığı alanları oluşturduğu da bir gerçektir. Dolayısıyla yeni
sorun ve tehditler doğrultusunda 21. yüzyılda doğuya doğru genişleyen dinamik
bir alan söz konusu olmakta ve bu durum Türkiye'nin gittikçe genişleyen bir
alanda merkezi pozisyon kazandığını/kazanacağını göstermektedir. Bu süreç
içinde Türkiye, gerek stratejik gerekse jeopolitik önemi nedeniyle kendisini
hiçbir zaman olayların akışına bırakma ya da "bekle-gör-tavır al"
taktiği ile sınırlama lüksüne sahip değildir. Uluslararası sistemi ayrıntılı ve
isabetli bir tanımlamayla (kendi konumu ile ilgili) taktik, stratejik ve yüksek
stratejik tutumlara sahip olmak zorundadır. Yalnız savunma pozisyonunda olmak
Türkiye'ye haiz şartlar nedeniyle kabul edilemez bir davranış olacaktır. Bu
nedenle de Türkiye tüm kartlarını/avantajlarını maksimum düzeyde bir
verimlilikle değerlendirmek durumundadır. Elbette bunu gerçekleştirebilmesi hiç
de kolay değildir. Öte yandan jeopolitik ve stratejik konumu itibariyle
oldukça zor bir coğrafya üzerinde bulunan Türkiye için güçlü bir ekonomi,
kusursuz bir dış politika ve caydırıcı bir askeri yapılanma şeklinde
adlandırabileceğimiz çok sağlam üç ayağa sahip olmak bir zorunluluk olarak
karşımıza çıkmaktadır. Bu üç ayağın ifade edilen özellikleri içinse güçlü,
dinamik, etkin, esnek, hareket kabiliyeti yüksek ve yaratıcı bir istihbarat
yapılanmasına ihtiyaç vardır. Ülke olarak içinden geçmekte olduğumuz bu zorlu
dönemde, özellikle merkezinde bulunduğumuz ve bir parçası olduğumuz uluslararası
sistemin gelişim süreci, Milli İstihbarat Teşkilatı olarak duyduğumuz
sorumluluğu en üst seviyeye çıkarmış durumdadır. Ulusal güvenliğimizin ve
ulusal çıkarlarımızın gelişimine katkıda bulunacak bir stratejik istihbarat
yaklaşımı bağlamında Teşkilatımızın mevcut yapısının yukarıda ifade edilen
ihtiyaçlara cevap verecek şekilde hem organizasyon şeması bakımından hem de söz
konusu şemaya işlerlik kazandıracak/hayat verecek organizasyon kültürü
açısından revize edilmesine yönelik 2006 yılında başlattığımız çalışmaları 80.
yılımızı da kutlayacağımız 2007 yılı içinde sonuçlandırmak amacındayız. Böylece
21. yüzyılın beraberinde getirdiği koşullarla Türkiye için taşıdığı özel önem
doğrultusunda, ulusal çıkar ve ulusal güvenlik politikalarımız bağlamında Milli
İstihbarat Teşkilatı üzerine düşen görevi en mükemmel şekliyle yerine
getirebilecektir. Milli İstihbarat Teşkilatı olarak vizyonumuz, birlik ve
beraberlik içinde ülkemizi içinden geçilmekte olan bu muğlak ve tehlikeli
dönemden başarıyla daha da güçlenmiş olarak çıkarmak ve çocuklarımıza gurur
duyacakları bir gelecek bırakmaktır. Milli İstihbarat Teşkilatı mensupları;
halkımızdan, resmi-özel kuruluşlardan ve medyamızdan aldığı destekle, sorumluluklarını
sonsuza dek yerine getirme kararlılığı içindedir.''
MİT bu açıklamayla, hükümeti ya da herhangi bir kurumu hedef
almamıştır. Devletin, tüm kurumları ile aktif politika izlemesinin gerekliliği
için kamuoyu yaratılmak istenmiştir. Yeri geldiğinde açık politika izlenerek
eğer iddiamız var ise, dünyada ''stratejik aktör pozisyonundan kaçınılmamalı''
denilmiştir. Böylece MİT'in gizli karanlık işler çeviren bir ajan müessesi
değil, aynı zamanda dış politikaya hâkim, dünyadaki gelişmeleri yakından izleyip
analiz eden boş bir kurum olmadığı mesajı verildi. Ayrıca, ''Humint'' denilen
insana dayalı istihbaratın da kurumun ana önceliklerinden biri olduğu
belirtildi. MİT bu uyarıları sadece devlet kurumlarına değil özel sektöre de
göndermeler yapmış oldu. MİT bir ülkedeki dev finans kuruluşlarının ve etkin
holdinglerin de dünyadaki dengelerde rol oynayabileceğini düşünmektedir. Bu
nedenle, özel sektöre de ''Siz de kendinizi değişen dünya şartlarına göre
yenileyin'' mesajı gönderildi. Öte yandan MİT'in yaptığı açıklamanın kimilerine
göre devletin bazı kurumlarını hatta hükümeti hedeflediği, kimilerine göre, MİT
ulus devletin tehlikede olduğunu ve hatta yok olacağını iddia ettiği tarzında
basında muhtelif görüşler yer almıştır. Açıklamada, güçlü bir ekonomi, kusursuz
bir dış politika ve caydırıcı bir askeri yapılanma ve güç'ün 3 önemli ayak
olduğu, caydırıcı istihbari gücün bunları desteklediği, bunların da iç
istikrardan geçtiği bilindiği için MİT aslında bu kadar zorlu bir dönemde iç
kavgaların ülkeye zarar vereceğine de işaret etti.[28]
Değişen şartlara uyum sağlamak amacıyla MİT, yüzeysel bir
kurum tanıtımı ile birlikte personel istihdamına yönelik video da
yayınlamıştır. Ayrıca kurum mensubu olmak isteyen personel adayları yalnızca
internet üzerinden başvuruda bulunabilmektedirler. Böylece, dijital kimlik ve
işlemler hususuna önem verildiğinin vurgulanmasının yanında, başvuru ve bilgi
verme sayfaları sayesinde kolay bir etkileşim metodu belirlenmiştir.
2)
Jandarma
Jandarmanın genel olarak görev ve sorumluluk alanı, polis ve
sahil güvenlik teşkilatının görev alanının dışı olup, bu alanlar il ve ilçe
belediye sınırları dışında kalan ya da polis ve sahil güvenlik teşkilatı bulunmayan
yerlerdir. Ancak, belediye sınırları içinde olmakla birlikte, hizmet gerekleri
bakımından uygun görülen yerler, jandarmanın görev ve sorumluluk alanı olarak
belirlenebilir. Bakan’ın kararıyla bir il veya ilçenin tamamı polis ya da
jandarma görev ve sorumluluk alanı olarak belirlenebilir.
Genellikle kırsal kesimde görev yapan jandarmanın askerînin
dışında, adli ve mülki görevleri bulunmaktadır ve kanunda belirtilmiştir:
a) Mülki görevler: Emniyet ve asayiş ile kamu düzenini
sağlamak, korumak ve kollamak, kaçakçılığı men, takip ve tahkik etmek, suç
işlenmesini önlemek için gerekli tedbirleri almak ve uygulamak, ceza infaz
kuramlarının dış korumalarını sağlamak, trafik hizmetlerini yürütmek, arama
kurtarma görevlerini yapmak, hassas ve kritik öneme sahip tesislerin
korunmasına ilişkin önlemleri ilgili kuruluşlarla işbirliği içinde sağlamak, bu
fıkranın (b) ve (e) bentlerinde belirtilen görevler dışında kalan ve mevzuat
hükümlerinin icrası ile bunlara dayalı emir ve kararlarla jandarmaya verilen
görevleri yapmak.
b) Adli görevler: İşlenmiş suçlarla ilgili olarak kanunlarda
belirtilen işlemleri yapmak ve bunlara ilişkin adli hizmetleri yerine getirmek.[29]
Jandarma genel kolluk birimi olarak taktik istihbarat
faaliyetlerini yürütmekle yetkilidir.
3) Emniyet
Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı ve bağlı
şubeler istihbarat faaliyetlerinde bulunmaktadırlar. Emniyet bu görevi şöyle
tanımlamaktadır: ‘’Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, anayasal
düzenine ve genel güvenliğine dair önleyici ve koruyucu tedbirler almak;
emniyet ve asayişi sağlamak üzere iç ve dış tehdit oluşturan faaliyetlere karşı
ülke seviyesinde istihbarat faaliyetlerinde bulunarak bu amaçla elde edilen
bilgileri hızlı, etkin ve güvenilir bir şekilde değerlendirerek, ilgili makam,
kurum ve kuruluşlara gizlilik kurallarına uygun olarak ulaştırmak.’’[30]
Emniyet istihbarat dairesi personeli olmak için seçilen
polisler, alanında uzman akademisyenlerin vereceği yedi haftalık istihbarat
eğitiminden geçmektedirler.
4) Mali
Suçları Araştırma Kurulu
Toplumsal yaşamın ihtiyacı olan düzenin sağlanması amacıyla
kanunlarla bazı fiiller suç olarak kabul edilmiş ve müeyyideye bağlanmıştır.
İnsanoğlu, hayatını idame ettirebilmek, sosyal ve kültürel
birtakım ihtiyaçlarını giderebilmek için bazı mal ve hizmetlere ihtiyaç duyar.
İhtiyaç duyulan mal ve hizmetlerin, hukukun öngördüğü kurallar içerisinde elde
edilmesi ise toplum halinde yaşayabilmenin temel şartlarındandır.
Modern hukuk sistemleri ihtiyaçların, konusu suç olan
fiillerden karşılanmalarını yasaklamakla kalmamakta, bir suçtan kaynaklanan
malvarlığı değerinin, gayrimeşru kaynağını gizlemek ve meşru bir yolla elde
edildiği konusunda kanaat uyandırmak maksadıyla çeşitli işlemlere tabi
tutulmasını, yani suç gelirlerinin aklanmasını da suç olarak kabul etmektedir.
Günümüz dünyasında birçok ülkede faaliyet gösteren mali
istihbarat birimlerinin (Financial Intelligence Unit – FIU) fonksiyonu da suç
gelirlerinin aklanması ile mücadele etmektir.
Ülkemizde bu mücadele esas itibariyle, Maliye Bakanlığı
bünyesinde ana hizmet birimi statüsünde ve doğrudan Maliye Bakanına bağlı
olarak görev yapan Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) Başkanlığı’nca
yürütülmektedir.
Bu anlamda MASAK’ın temel fonksiyonu da suç gelirlerinin
aklanması alanındaki gelişmeler ile aklama suçunun önlenmesi ve ortaya
çıkarılmasına yönelik yöntemler konusunda araştırmalar ve sektörel çalışmalar
yapmak, önlemler geliştirmek, veri toplamak, toplanan verileri analiz etmek ve
değerlendirmek, araştırma ve incelemeler yapmak veya yaptırmak ve elde edilen
bilgi ve sonuçları ilgili makamlara iletmektir.
MASAK, anılan fonksiyonları icra edebilmek için politika
oluşturulmasına katkıda bulunmakta, uygulama stratejileri geliştirmekte,
belirlenen politikalar çerçevesinde kanun, tüzük ve yönetmelik taslakları
hazırlamakta, uygulamaya ilişkin gerekli diğer düzenlemeleri yapmakta, ilgili
kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyon sağlamakta, görüş ve bilgi
alışverişinde bulunmaktadır.
Ülkemizde suç gelirlerinin aklanması ile mücadele, 1996
yılında çıkarılan 4208 sayılı Kanunla hukuki bir kimlik kazanmış ve 5549 sayılı
Kanun yürürlüğe girinceye kadar da 4208 sayılı Kanun, bu mücadelenin hukuki
dayanağını oluşturmuştur.
Ancak zaman içinde, gerek uluslararası boyutta aklama ile
mücadele yöntemlerinin gelişmesi, gerekse uluslararası ekonomik ve finansal
ilişkilerin daha önceki dönemlerle mukayese edilemeyecek derecede artması,
ülkemizde de aklama ile mücadelede yeni bir kanuni düzenleme yapılması
ihtiyacını doğurmuştur.
Bu ihtiyaçtan hareketle hazırlanan 5549 sayılı Suç
Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun, 18.10.2006 tarihinde
yürürlüğe girmiş, bu Kanun ile terörün finansmanının önlenmesi kapsamında veri
toplamak, şüpheli işlem bildirimlerini almak, analiz etmek ve değerlendirmek de
MASAK’ın görevleri arasına dahil edilmiştir.
Suç gelirlerinin aklanmasıyla mücadele ederek etkin bir
ekonomi ve temiz bir toplum oluşmasına katkıda bulunmayı kendisine hedef olarak
belirlemiş olan Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı, bu hedefe ulaşma
anlamında teknolojiden de yararlanmak suretiyle mücadele kapasitesini önemli
ölçüde arttırmış olup bundan sonra da bu kapasiteyi arttırmaya ve kendisinden
beklenilen fonksiyonları en iyi şekilde yapma gayreti içinde olmaya devam
edecektir.[31]
C)
İstihbarat İle İlgili Kurullar
- Milli İstihbarat
Koordinasyon Kurulu
1965 yılında MİT kanunu ile müsteşarın başkanlığında
kurulmuştur. Kurul; MGK Genel Sekreteri veya Yardımcısı, Genelkurmay İstihbarat
Başkanı veya Yardımcısı, bakanlıkların müsteşarları, kurum ve kuruluşların
yetkili amirleri, MİT’in ilgili başkanları ile MİT Müsteşarının çağıracağı
diğer kamu görevlilerinin iştirakiyle[32]
toplanmaktaydı. Türkiye’nin içinden geçtiği sürecin değişmesine bağlı olarak
kurul usullerinde de değişiklik gerçekleştirilmiştir. Bu haliyle MİT bünyesinde
olan kurul 15 Temmuz 2016’dan sonra ki Olağanüstü Hâl sürecinde
değiştirilmiştir.
“Bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının görev ve
yükümlülüklerinin yerine getirilmesiyle ilgili koordinasyonu sağlamak ve
istihbarat çalışmalarının yönetilmesinde temel görüşleri oluşturmak ve
uygulamayı belirlemek üzere, Cumhurbaşkanının başkanlığında Milli İstihbarat
Koordinasyon Kurulu (MİKK) kurulmuştur. Kurulun sekretarya hizmetleri MİT
Müsteşarlığı tarafından yürütülür. Milli İstihbarat Koordinasyon Kurulunun
üyeleri, ayrıntılı görev ve yetkileri ile çalışma usul ve esasları yönetmelikle
düzenlenir.’’[33]
Olarak belirlenmiştir.
- Kaçakçılık İstihbarat
Koordinasyon Kurulu
3152 Sayılı Teşkilat Kanunu'nun 26'nci Maddesi Uyarınca
Kurulan ve Kaçakçılık İstihbarat Koordinasyon Kurulunun Toplanma, Çalışma Esas
ve Usulleri Hakkındaki Yönetmeliği doğrultusunda her dört ayda bir toplanan
sürekli bir kuruldur. Kurulun sekreter ya görevini İçişleri Bakanlığı adına
KİHBİ Daire Başkanlığı yürütür.
Amacı:
Yurt dışı ve yurt içinde Türkiye'ye yönelik her türlü
kaçakçılık faaliyetlerinin değerlendirilmesi yapılarak bunlarla mücadele, hedef
taktik ve usullerinin tespitine yardımcı olunması konularında ilgili bakanlık,
Kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonun sağlanması olan kurul; İsleyişini
düzenleyen yönetmelik uyarınca, İçişleri Bakanlığı Müsteşarı veya Yardımcısının
başkanlığında tüm ilgili bakanlık ve kuruluş temsilcilerinin Daire Başkanı
seviyesinde katilimi ile toplanmaktadır.
Kurulun Görev Yetki ve Sorumlulukları:
1- Dönem içinde yurt dışından Türkiye'ye, Türkiye'den
yurt dışına yönelik her türlü kaçakçılık faaliyetlerinin değerlendirilmesini
yapar, Devlet çapında alınması gerekli tedbirleri tespit eder.
2- İstihbaratın koordinasyonu konusundaki aksaklıkları
tespit ederek alınması gereken tedbirleri kararlaştırır.
3- Müteakip dönemde Kaçakçılık İstihbaratının elde
edilmesi yönünde önemli görülen konu ve bölgeleri tespit eder.
4- Kaçakçılık İstihbaratı personelin eğitimi
konusunda tekliflerde bulunur.
5- Kaçakçılıkla mücadele faaliyetlerinde etkinliği
artırmak için alınması gereken idari ve hukuki tedbirleri tespit eder, Bakanlık
kurum ve kuruluşlara bu konularda tekliflerde bulunur.
Toplantılarını gizli yapan kurul, kararlarını katılanların
çoğunluğunun onayı ile alır ve Başbakanlık, Bakanlık ve ilgili kurum ve
kuruluşlara göndererek kurulun aldığı kararların sonuçlarını takip eder.[34]
D)
Türkiye’de İstihbarat İle İlgili Güncel
Sorunlar ve Teoriler
- İstihbarat ve Hacim
Sorunu
Türk istihbaratı, istihbarat konusunda en kurumsal ülkeler
arasında ilk sıralarda yer alan ABD ve İngiltere istihbarat yapılarıyla
karşılaştırıldığında fark edilecek ilk husus personel sayılarındaki farklardır.
Türk istihbaratı personel rakamı, bu ülkelerde yer alan çağdaş istihbarat
teşkilatlarında görevli personel sayısının oldukça gerisindedir.
ABD istihbarat topluluğu 16 istihbarat teşkilatından
oluşmaktadır. Bu istihbari birimler içerisinde, elektronik istihbaratı kapsayan
NSA'de bile 40.000'den fazla asker veya sivil personel görev yapmaktadır.
Stratejik seviyeli istihbarat kurumlarının yanında sadece Kara Kuvvetleri
bünyesinde 25 adet tugay seviyesinde istihbarat birliğinin bulunması, bu
tugaylarda ortalama 4 istihbarat taburunun olması operatif seviye askeri
istihbaratın devasa boyutunu gözler önüne sermektedir.[35]
Hacim unsuru bakımından
Türkiye ile kıyaslanması daha uygun bir örnek olabilecek İngiltere istihbarat
topluluğu ise ABD sisteminde olduğu gibi tüm istihbarat oluşturma yöntemlerini
ihtiva edecek şekilde çeşitlilik içermesi ve çok katmanlı koordinasyon
mekanizmalarının varlığı ile dikkat çekmektedir. Örneğin, Hükümet İletişim
Başkanlığında (Yurt dışı sinyal istihbaratını yürütür.) 4000 civarında personel
çalışmaktadır. Stratejik seviyede istihbarat kurumlarının yanı sıra, sadece
Kara Kuvvetlerinde 5 istihbarat taburundan (seferde 7 tabura çıkar) oluşan
askeri istihbarat birliklerinin mevcudiyeti, operatif seviye askeri istihbarat
kapasitesi hakkında fikir vermeye yeterli olacaktır. İngiliz istihbaratı ile
ABD istihbaratının neredeyse iç içe geçmiş yapılar olduğu dikkate alındığında
İngiltere'nin bu alanda ABD'nin imkânlarından faydalandığı da dikkate
alınmalıdır.[36]
Dünyadaki istihbarat
teşkilatlarının personel olarak geniş hacimde bulunmaları, Türk istihbaratı ile
karşılaştırılmaktadır. MİT'in personel sayısı gizli olmakla birlikte 2014
yılında açıklanan rakam 8000'di ve bugün de sayının bu civarda olduğu
düşünülmektedir. Bu rakamın çoğunluğu ise Ankara merkez olmak üzere, İstanbul,
İzmir ve Diyarbakır bölge başkanlıklarında bulunmaktadır ve personelin
çoğunluğu, koruma, teknik eleman, tercüman gibi sınıflardan oluşmaktadır.
Bu durum da bir veri
olarak değerlendirildiğinde MİT'in personel sayısının oldukça yetersiz olduğu
ve rakamın yukarı çıkartılması gerektiği istihbarat tezlerinin neredeyse
tamamında işlenmektedir. Birbirlerinden alıntı yapan bu tezlerin hepsi temenni
hükmündedir ve gerçekle bağdaşmamaktadır.
Kurum personel sayısını
artırmak için buna uygun olarak MİT bütçesinin yükseltilmesi gerekecektir.
Güvenliğin istihbarat temelli sağlanmasının yükseldiği postmodern devlet ve
toplum düzeninde bütçenin yükseltilmesi elverişli olabilir. Fakat başka
faktörlerde göz önünde bulundurulmalıdır. Personel sayısını bir anda artırmak
ve kadroları şişirmek liyakat meselesinin delinmesine yol açacaktır. Ayrıca bu
denli fazlalaşan personelin takibi de güçleşecektir. ABD ve İngiltere gibi
küresel devletlerin istihbarat birimlerindeki personel çokluğu bu ülkelerin dış
etkilerinden ve neredeyse her ülkede faaliyet sürdürmelerinden
kaynaklanmaktadır. Bu ülkelerde yer alan istihbarat birimleri, adı az duyulan
ya da hiç duyulmayan ülkelerde bile faaliyet göstermekte ve bu ülkelere dönük
raporlar hazırlamaktadırlar. Bu kadar büyük bir hinterlandı, sinyal, teknik ve
insan bakımından takip edebilmek için bu oranda personele ihtiyaç
duyulmaktadır.
Türkiye'de hızla
gelişmekte olan bir ülkedir ve MİT son yıllarda özellikle Irak'ta PKK
yöneticilerine yönelik başarılı dış operasyonlar gerçekleştirmiştir. Ancak
Türkiye henüz bütün kıtalara kültürel yayılma teşebbüsüne erişmemiştir.
Türkiye'nin, kamu diplomasisi, yumuşak güç unsurları, ordunun faaliyetleri ve
ekonomik kapasitesinin durumu yükseldikçe cazibe merkezi olma vizyonu temin
edilmiş olunacaktır. Böylece stratejik bağlamda ileriden savunma konsepti
yalnızca sınır komşularından değil bütün kıtaların en dip yerlerinden
başlatılacak ve bir bölgenin güvenliğinin diğer bölgeleri de etkileyeceği
görüşü alışkanlık edinilecektir. Bu durumda dış ülkeleri dinleme, takip, izleme
ve dış ülkelerin faaliyetlerine göre iç kulvarda istihbarata karşı koyma ya da
propagandaları deşifre etme gibi istihbari çalışma alanlarında daha fazla
personele ihtiyaç duyulacak ve bu oranda da temin gerçekleştirilecektir. Yani
istihbaratın personel sayısını misliyle artırmak Türkiye'yi güçlü yapmaz, ancak
Türkiye'nin potansiyeline dayanarak diğer ülkelerde faaliyetlerini artırması ve
yeni güvenlik tehditlerini deşifresiyle birlikte gerekli olan istihbarat
personel sayısı artar, doğru çözümleme, tehditlere uygun istihbari bütçe ve
istihbari eğitim kavramlarının bütünüyle güçlü Türkiye yolunda başarılı adımlar
atılmış olunur.
- İstihbaratın Bölünmesi ve İstihbarat
Değerlendirme Kurulu Teorisi
Türkiye istihbaratında
önceden beri kurumlar arasında hatta kurum içi çekişmelerin çokluğu ve
hükümetlerin istihbarat örgütlerini kendi çıkarları doğrultusunda kullanma
istekleri, birlik içinde hareket eden bir istihbarat topluluğunun ve kurumsallaşmış
istihbarat örgütlerinin oluşmasında büyük engel oluşturmuştur. Milli İstihbarat
Koordinasyon Kurulu'na MİT'in başkanlık etmesi, GES'in Genelkurmay
Başkanlığından MİT'e geçmesi[37] [38] gibi durumlar MİT'i istihbarat konusunda
neredeyse tek ve en büyük yetkili mercii haline getirmiştir. İstihbaratın iç ve
dış istihbarat olarak iki bölüme ayrılması MİT'in yalnızca dış istihbarattan
sorumlu olması ve iç istihbarat temini için bakanlığa bağlı ayrı bir birim
kurulması, Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanlığı döneminden itibaren gündeme
getirilmiştir. O dönem MİT Müsteşarı, Teoman Koman bu teoriyi, federatif
devlete ait bir detay olduğu gerekçesiyle reddetmiştir. 2016 Temmuz ayından
itibaren güvenlik bürokrasisinin dönüşümünden itibaren MİT'in dış istihbarata
yönelik olarak yeniden organize edilmesi de tartışılmıştır. Fakat bu yönde bir gelişme
yeni kurulacak iç istihbarat birimiyle, MİT'in arşivindeki bilgi ve belgeyi
paylaşması anlamına gelmektedir ve bu durum MİT tarafından kabul
edilmeyecektir. Ayrıca iç politikanın giderek, dış politikayla bütünleştiği,
güvenliğin bir bütün haline geldiği postmodern dönemde dış istihbarattan olduğu
kadar, iç istihbarattan da MİT'in sorumlu olmasında herhangi bir sakınca
bulunmamaktadır. Ancak bir istihbari kurumun hem istihbarat toplayıcısı, hem
istihbarat analizcisi, hem istihbarat koordinasyonundan sorumlu olması hem de
operasyonlarda bulunması bu yapıyı merkezileştirmekle beraber doğru olmayan bir
mahiyete sevk etmektedir. Bu sebeple istihbarat toplama, analiz ve raporlama
gibi faaliyetler iç ve dış fark etmeksizin devam etmekle birlikte operasyonlar
mümkün olduğunca MİT dışındaki başta özel kuvvetler personeli gibi birimler
tarafından üstlenilmelidir.
Hem istihbari
koordinasyon hem de Milli Güvenlik Kurulu'nun tamamlayıcısı olarak ise
İstihbarat Değerlendirme Kurulu oluşturulabilir. Devlet Başkanı, yardımcısı,
ilgili bakanlar, MİT Başkanı ve sivil ve askeri yetkililerden oluşacak kurulun
görevleri şu biçimde sıralanmalıdır:
.Ülkenin kısa, orta ve
uzun vade için istihbarat ihtiyaçlarını belirlemek ve bu bağlamda planlamalar
yapmak,
.Güncel güvenlik sorunlarını
ve bunlar karşısında istihbarat faaliyetlerini değerlendirmek,
.İstihbarat Başkanının
istihbarat paydaşı kurum ve birimlerle yaptığı toplantıların sonucunda
oluşturulan raporları incelemek[39] ve bunların yanısıra istihbarat bütçesini
belirlemek, denetim için denetim mekanizmalarının oluşturulmasını sağlamak
olmalıdır.
Kurula bağlı ya da
kurulun denetiminde oluşturulacak birim ise istihbarat eşgüdüm faaliyetlerinden
sorumlu olmalıdır.
İstihbarat
personellerinin teminleri ise klasik kamu sınavları yerine teşkilata özgü
metodlarla gerçekleştirilmelidir. Temin edilecek personeller arasında mutlaka
Halk Bilimci, dinler tarihi uzmanı, sosyolog, psikolog, edebiyatçı,
matematikçi, genetik bilimci gibi branşlara dahil olan kişilere artık daha
fazla yer verilmeye özen gösterilmelidir. İstihbaratın bütün ülkeler nezdinde
çok şeffaf yapılar olmadığı bir gerçektir. Bu bakımdan istihbaratçıları açık
hedef haline getirecek, istihbarat mensuplarının toplu olarak yaşadıkları
lojmanlardan vaz geçilmeli, MİT'e özgü ve MİT'e tahsis edilmiş lojmanlar
kaldırılmalıdır.
- İstihbarat Bakanlığı-Güvenlik Bakanlığı
Türkiye'de gazetecilerin
kendi kaynaklarına dayandırarak yer verdiği istihbaratla ilgili bir teori ise
çok sayıda istihbarat birimi olmasından ve birimlerin birbirlerinden bağımsız
çalıştıklarından ötürü Güvenlik Bakanlığı oluşturulacağıydı.[40]
Ancak bu yönde bir
gelişme yine istihbaratı merkezileştireceği gibi, istihbaratın siyasallaşmasına
sebep verecektir.
Ayrıca 2937 sayılı kanun
olan Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu'nun 4.
maddesinin d bendine göre istihbarat koordinasyonundan MİT sorumludur. Ancak
Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemiyle beraber, koordinasyon büyük oranda
Cumhurbaşkanlığı çatısı altında sağlanmaktadır. Bu doğru bir uygulama değildir.
Her kurumu, her atamayı, her eşgüdümü Cumhurbaşkanlığına bağlamak bu makamın bürokratik
yükünü artıracaktır.
Bu sebeple istihbari
eşgüdüm modelimizde sunulan ve İstihbarat Değerlendirme Kuruluna bağlı olan
birim tarafından üstlenilmekle birlikte, Güvenlik ya da İstihbarat Bakanlığı
gibi uygulamalardan vaz geçilmelidir.
- İstihbarat ve Akademik Eğitim
Türkiye’de istihbarat
konusunda yüksek lisans programı açılması ile ilgili akademik seviyedeki ilk
çalışma Stratejik Araştırma Enstitüsünde olmuştur. Harp Akademileri Komutanlığı
Stratejik Araştırmalar Enstitüsünde 2009 yılı sonbahar döneminde İstihbarat
Yüksek Lisans Programı açılarak, Türkiye’de bir ilke imza atılmıştır. Bu
alandaki ikinci girişim ise Polis Akademisine aittir. 2010 yılı ilkbahar
döneminde, Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Enstitüsünde İstihbarat
Araştırmaları Yüksek Lisans Programı açılmıştır. 2013 yılı güz döneminde,
istihbaratla ilgili üçüncü yüksek lisans programı, Uluslararası İlişkiler ve
İstihbarat İncelemeleri Tezli Yüksek Lisans programı açılmış, İstanbul Aydın
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde açılması planlanmıştır. Kara Harp
Okulu Savunma Bilimleri Enstitüsü Güvenlik Bilimleri lisansüstü
programlarından, Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Programının seçmeli dersleri
arasında İstihbarat, ders olarak yer almakta, ayrıca Başkent Üniversitesi, Avrupa
Birliği ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Tezsiz
Yüksek Lisans Programında seçmeli ders olarak ‘’Siyasal Karar Alma ve
İstihbarat’’ dersi okutulmaktadır. Türkiye’de istihbarat ile ilgili bir lisans
programı bulunmamakla birlikte lisans seviyesinde Hacettepe Üniversitesi Hukuk
Fakültesinde; İstihbarat Hukuku, Kırıkkale Üniversitesi Fen-Edebiyat
Fakültesinde; İstihbarat Tarihi ders olarak okutulmaktadır. İstanbul Teknik
Bilimler Meslek Yüksekokulunda açılan Özel Güvenlik ve Koruma Önlisans
Programında ise İstihbarat ve İKK dersinin yer alması, diğer üniversitelerin
özel güvenlik ve koruma önlisans programlarında farklı olarak yer vermesi,
istihbaratın bilimsel anlamda üniversitelerde okutulması açısından olumlu
gelişmeler olarak değerlendirmek mümkündür.[41] Ayrıca
son yıllarda İstanbul Gelişim Üniversitesi de Güvenlik Çalışmaları Yüksek
Lisans Programı altında istihbarat dersleri okutmaktadır. Bir düşünce kuruluşu
olan 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü ise İstihbarat Örgütleri, İstihbarat
Çalışmaları gibi alanlarda sertifika programları düzenlemektedir. Siber
İstihbarat Akademisi de, Siber İstihbarat ve İstihbarata Karşı Koyma eğitim
programını kısa süre önce uygulamaya başlamıştır. Esenyurt Üniversitesi yeni
olarak İstihbarat ve Terörizmle Mücadele eğitim sertifika programlarını
düzenlemektedir. İstihbarat alanında tek doktora programı ise Polis Akademisi
Güvenlik Bilimleri Enstitiü’sünde bulunmaktadır.
İstihbaratın bir bilim
dalı olması ile ilgili çalışmalar kapsamında, MİT bünyesinde İstihbarat
Araştırmaları Merkezi ile Strateji Araştırmalar Birimi, Polis Akademisinde
İstihbarat Bilimleri Araştırma Merkezi Müdürlüğü-İBAM kurulmuştur. Ancak 2013
yılı ikinci yarısından itibaren İBAM’ın Polis Akademisi resmi internet
sayfasındaki bölümü kaldırılmıştır.[42]
a)
Milli
İstihbarat Teşkilatı İstihbarat Araştırmaları Merkezi-İSAMER
İstihbaratın konusunu
teşkil eden olgular, devletlerin tehdit algıları ve güvenlik öncelikleri 21.
yüzyılın başlangıcı itibariyle dramatik şekilde değişime uğramış ve geçmişte
hiç olmadığı kadar dinamik bir çerçeveye oturmuştur. Bilgi Çağı’nın doğuşu,
internetin yaygınlaşması ve yeni terörizm; ulusların güvenliğini ve politik
sistemleri etkileyerek, karar alıcıların en doğru politikaları üretmesini
kolaylaştıran istihbaratın oluşum sürecini de karmaşıklaştırmıştır. İstihbarat
Çalışmaları (Intelligence Studies) ise karmaşık bir ortamda gelişen istihbarî
faaliyetleri inceleyen “akademik alan” olarak ortaya çıkmıştır.
MİT, dünya istihbarat
çevrelerinde yaşanan akademik gelişmeleri takip etmek ve İstihbarat Çalışmaları
alanında bilimsel katkılar sunmak amacıyla Milli İstihbarat Teşkilatı Eğitim
Merkezi (MİTEM) bünyesinde 2011 yılında İstihbarat Araştırmaları Merkezi
(İSAMER) kurmuştur. Günümüzde bu merkez, MİTEM’in yerini alan İstihbarat
Akademisi ve Eğitim Merkezi (İSAKEM) çatısı altında faaliyet göstermektedir.
İSAMER; akademik
donanımı ve araştırmacı yeterliliği olan insan kaynağından istifadeyle,
istihbarat disiplininin önemli meselelerini ele alan araştırmaları ve istihbarî
faaliyetlerin iş akış süreçlerine yönelik iyileştirici, çözümcü ve
uygulanabilir yöntemler ortaya koyan, özgün ve yenilikçi bilgi üretimini
sürdürmektedir. Ayrıca Türk İstihbarat Literatürünün gelişimine katkıda
bulunmak amacıyla İSAMER’in bilimsel çalışma ve kazanımları “yetkilendirilmiş”
araştırmacılar ve akademik çevreler ile paylaşılmaktadır.
İSAMER’de aşağıdaki
iş ve görevler yürütülmektedir:




b)
İKK
Çalışmaları ve Brifingleri
Türkiye’nin jeopolitik
konumu, yabancı ülkelerin/servislerinin ülkemize yönelik gösterdikleri ilgi ve
son 20 yıl içerisinde Türkiye’nin özellikle Savunma Sanayii alanında gösterdiği
atılımları dikkate alındığında; başta Savunma Sanayiinde görev yapan
personelden başlayarak tüm halkımızda ortak bir İstihbarata Karşı Koyma
bilincinin oluşturulması önemli görülmektedir. Bu doğrultuda MİT tarafından
stratejik kurum/ kuruluşlar ile özel firmalarda görevli kritik personel
nezdinde farkındalık oluşturulması ve mevcut farkındalığın artırılması
amacıyla, "İKK ve Stratejik İş birliği Brifingleri" düzenlenmektedir.
Bugüne kadar toplam 309
kurumda görev yapan üst düzey yönetici, Mühendis ve uzmanlardan oluşan 12.966
personele ulaşılarak 144 adet "İKK ve Stratejik İş birliği Brifingi"
gerçekleştirilmiş olup, katılımcıların brifinglerde yer alan hususları, beraber
çalıştıkları diğer kritik personele aktardığı da göz önünde bulundurulduğunda,
süreç içerisinde geniş bir kitleye ulaşıldığı söylenebilecektir.
Söz konusu çalışmalar
ise ilgili kurum ve kuruluşlardan gelen talepler çerçevesinde halihazırda
sürdürülmektedir.
Söz konusu Brifinglerde
özetle;
-MİT'in kısa bir
tanıtımı (Görev yetki ve sorumlulukları),
-Kamu kuruluşlarının bu konudaki görevleri,
-İstihbarata Kaşı Koyma'nın tanımı,
-İşbirliği perspektifinin esasları,
-Koruyucu Güvenlik ve bireysel dikkat edilmesi gereken hususlar,
-Örnek olaylar (Geçmişte Teşkilatımızca gerçekleştirilen stratejik kuruluşlarda görevli şahıslara yönelik operasyonlar),
-Yurtdışına görevle çıkan T.C. vatandaşlarının dikkat etmesi gereken hususlar (Yabancı servislerin çalışmalarındaki ortak usuller),
-Teknik İstihbarata Karşı Koyma ve Ulusal Bilginin Korunması,
-Teknik İstihbarata Karşı Koymada uygulama ve önlemler,
-Kamu kuruluşlarının bu konudaki görevleri,
-İstihbarata Kaşı Koyma'nın tanımı,
-İşbirliği perspektifinin esasları,
-Koruyucu Güvenlik ve bireysel dikkat edilmesi gereken hususlar,
-Örnek olaylar (Geçmişte Teşkilatımızca gerçekleştirilen stratejik kuruluşlarda görevli şahıslara yönelik operasyonlar),
-Yurtdışına görevle çıkan T.C. vatandaşlarının dikkat etmesi gereken hususlar (Yabancı servislerin çalışmalarındaki ortak usuller),
-Teknik İstihbarata Karşı Koyma ve Ulusal Bilginin Korunması,
-Teknik İstihbarata Karşı Koymada uygulama ve önlemler,
hakkında bilgiler
aktarılmaktadır.
İKK’nın taşıdığı önem ve
ülkemizin son yıllarda geldiği nokta çerçevesinde, sürdürülen çalışmalarda
öncelik Savunma Sanayiine verilmiştir. Yerli Savunma Sanayiinin gelişimine ve
uluslararası rekabet gücünün artırılmasına katkı sağlanması amacıyla kritik
bilginin korunmasına ağırlık verilmesi suretiyle yabancı unsurların ülke
Savunma Sanayiine yönelik faaliyetlerine karşı koyma çalışmalarına destek
verilmekte, bu sayede stratejik kurumlar ile MİT arasındaki iş birliğinin
geliştirilmesine gayret gösterilmektedir.[44]
c)
İçişleri
Bakanlığı Araştırma ve Etütler Merkezi (AREM)
Çağdaş ve etkin bir kamu
yönetimi sistemi oluşturulmasında araştırma, geliştirme ve strateji oluşturma
faaliyetleri büyük önem taşımaktadır. Birçok ülkede “think tank” adı altında
kurulan özel araştırma birimlerinin, ülkemizde kamu yönetimi içindeki ilk
örneklerinden birisi olan İçişleri Bakanlığı Araştırma ve Etütler Merkezi 02.03
2000 tarihinde Bakanlık Makamının onayıyla “Strateji Merkezi Başkanlığı” adı
altında kurulmuştur.
5018 Sayılı Kamu Mali
Yönetim ve Kontrol Kanunu'nda yapılan değişiklik gereği Araştırma Planlama ve
Koordinasyon (APK) Kurullarının Strateji Geliştirme Başkanlığı'na
dönüştürülmesiyle birlikte Merkezimiz 30.12.2005 tarih ve 613 sayılı Bakanlık
makamı onayı ile, 03.07.2000 tarihli “Strateji Merkezi Başkanlığı” kuruluşuna
ilişkin onay iptal edilerek yerine “İçişleri Bakanlığı Araştırma ve Etütler
Merkezi (AREM)” kurulmuştur.
AREM’in amaçları
arasında:
- Bakanlığımızın Etkinlik, Verimlilik ve
Performansını Artırmak,
- Bakanlık Yönetimi Adına Geleceğe Yönelik
Vizyon Oluşturmak ve Strateji Geliştirmek,
- Yönetim Sisteminin Sorunlarına Çözümler
Üretmek,
- Kamu Yönetiminde, Kaliteye Öncelik
Verilmesine ve Kalite Yönetiminin Benimsenmesine katkıda bulunmak,
- Ulusal ve Uluslararası Gelişmeleri İzlemek,
Analiz Etmek ve Kullanılabilir Bilgi Haline Getirmek bulunmaktadır.
Temel Görevler ise Ulusal
ve uluslararası alanda meydana gelen gelişmeler ışığında;
- Başta Bakanlığın görev alanını ilgilendiren
konular olmak üzere, Türkiye’nin tarihten gelen ve bugüne yansıyan
sorunları üzerinde araştırmalar yapmak, yaptırmak, yapanların
çalışmalarına katılmak ve destek vermek,
- Çeşitli alan ve sektörlerde çalışma grupları
oluşturarak, yapılan bu araştırmalar, bilimsel inceleme ve
değerlendirmeler ışığında uygulanabilir, sonuç doğurabilir nitelikte
stratejiler geliştirmek,
- Oluşturulan stratejilerin uygulama
programlarını hazırlamak ve izlemek,
- Yurtiçinde ve yurtdışında araştırma,
inceleme, toplantı düzenleme, yayın ve benzeri faaliyetlerde bilim
adamları, tüzel kişi ve kurumlarla ortak çaba içinde bulunmak,
değerlendirme toplantıları, seminerler, konferanslar, sempozyum, panel ve
benzeri toplantılar düzenlemek ve bilimsel etkinliklerde bulunmak,
- Merkezin ihtiyacı olan elemanların yurtiçi
ve yurtdışı eğitimini sağlamak, gerektiğinde yabancı uzmanları bu amaçla
davet etmek,
- Bağımsız ve tarafsız bir şekilde bilgi
toplamak, bilgiyi analiz etmek, arşivlemek, kullanılabilir hale getirmek
ve kullanma konusunda uzmanlaşmak, bu amaçla bir ihtisas kütüphanesi ve
dijital bilgi bankası kurmak,
- Proje hazırlamak, dokümantasyon ve yayın
faaliyetlerinde bulunmak,
- Üniversiteler, akademiler, sivil toplum
kuruluşları, resmi veya özel diğer araştırma kurumlarıyla iş birliği
yapmak,
- Gündemi işgal eden, gelecekte işgal
edebilecek konularla ilgili hazırlıklar yaparak, farklı kesimlerin, birim
ve kişilerin yaklaşımlarını analiz ederek Bakanlık Makamı’nı
bilgilendirmek,
- Bakanlık içinde ve dışında, istenildiğinde,
danışmanlık hizmeti vermek,
- Bakan tarafından verilecek diğer görevleri
yapmak olarak sıralanabilir.[45]
d)
Dışişleri
Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM)
Dışişleri Bakanlığı
Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM), 1995'de kanunla kurulmuş olup, Mayıs
1995’ten beri aktif olarak faaliyet gösteren bir düşünce kuruluşu ve araştırma
merkezidir. SAM, Türk dış politikasında karar alma mekanizmalarında görev
yapanlara ilgili konularda bilimsel ve entelektüel danışmanlık ve geleceğe
yönelik bir perspektif sağlamak amacıyla kurulmuştur.
SAM, Türkiye’den ve dünyadan
akademisyenler ile yurt dışındaki muadil kuruluşlar ve hükümetlere bağlı
kurumlarla araştırmalar yapmakta ve organizasyonlar düzenlemektedir. Bir yandan
bölgesel düşünce kuruluşları ağı kurarken aynı zamanda Dışişleri Bakanlığı
birimlerine ve diğer devlet kurumlarına gerek duyuldukça danışmanlık hizmeti
sağlamaktadır.
SAM, bir düşünce
kuruluşu olarak güvenilir bilgi ve analiz üretme fonksiyonunun yanında, yerel
ve küresel politika konularına ilgi duyan herkes için açık bir tartışma
platformu olmaya devam etmektedir. Bunun sonucu olarak da giderek artan bir
biçimde akademisyen ve karar alıcıları kurum içi ve dışı faaliyetlerde bir
araya getiren bir cazibe merkezi haline gelmiştir.
Bununla birlikte SAM,
giderek genişleyen bir yayın ağına da sahiptir. Üç ayda bir yayımlanan
geleneksel yayını olan, yurt içinden ve dışından akademisyenlerin makalelerine
yer veren ‘Perceptions’ın yanı sıra, ‘Vision Papers’ ve ‘SAM Papers’ adlı iki
yayını da bulunmaktadır. Bunlardan ‘Vision Papers’ Sayın Bakanımızın yazılarına,
‘SAM Papers’ ise güncel konularda akademisyenlerin görüşlerine yer vermektedir.
SAM, özellikle dış
politika alanında var olan bilgi hazinesine yapmak istediği katkılar ve yapıcı
tartışmalarla, Türkiye’nin insan ve bilgi sermayesini güçlendirme kararlılığıyla
önde gelen bir düşünce kuruluşu ve araştırma merkezi olmaya devam edecektir.[46]
- İstihbarat Denetimi
Türkiye'de istihbaratın
denetimi; iç ve dış denetim olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Aslında
istihbaratın denetiminde en etkili yol olarak iç denetim uygulanmakta ve dış
denetimler sembolik seviyede kalmaktadırlar. Etkin bir kurum için ise iç ve dış
denetimin mutlaka eksiksiz yapılması gerekmektedir. Dış denetim ise genel
olarak iki bölüme ayrılmaktadır.
a) Yargı Denetimi: İstihbarat servislerinin görev ve yetkilerini
belirleyen yasalar mümkün olduğu kadar yoruma ve tartışmalara neden olmayacak
açıklıkta olmalıdır. İstihbarat servisleri, istisnai yetki ve güçlerini yasal
bir temele dayandırdıkları ve yasal denetime açık oldukları sürece
tartışmalardan uzak durulabilir. Yasal düzenleme, istihbarat servislerinin
demokratik standart ve hukuk devleti ilkelerine uygun olmasına ve denetleme kriterlerinin
belirlenmesine imkân sağlar.[47]
b) Yasama Denetimi: 6352 sayılı kanun gereğince TBMM çatısı altında
Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu oluşturulmuştur. Komisyon ilgili kurumların
faaliyetlerini incelemektedir. Ancak komisyon çalışmalarının verimliliğinden
bahsedilemez.
- Sinyal İstihbarat
İstihbarat, ortaya
çıktığı ilk dönemlerden itibaren önemli değişimler geçirmiştir. Teknolojik
gelişmelere koşut olarak yöntem, teknik ve kaynakları farklılaşmıştır.
Günümüzde, istihbarat kendi içerisinde kaynakları bakımından alt disiplinlere
ayrılan çok boyutlu bir çalışma alanı olarak kabul edilmektedir. İstihbaratın
kaynaklarına göre alt disiplinleri; görüntü istihbaratını da kapsayan yer-uzamsal
istihbarat, insan istihbaratı, muhabere ve elektronik istihbaratı kapsayan
sinyal istihbaratı, ölçme ve iz istihbaratı, açık kaynak istihbaratı, teknik
istihbarat ve istihbarata karşı koyma olarak sıralanmaktadır.[48] Haber,
veri, duyum temini, ilgi ve etki sahasının incelenmesi, takibi, taranması, ham
bilgi, görüntü, ses vb. Toplanması, istihbarat çarkın bel kemiği, istihbarat
teşkilatının varlık nedenidir. Bu minvalde istihbarat disiplinlerine ait
vasıtaların doğru senkronize ve organize edilmesi başarının anahtarıdır.[49] Bu
disiplinler arasında bulunan sinyal istihbaratı çalışmamızın ana konusunu
oluşturmaktadır.
Sinyal, herhangi bir
bilginin iki nokta arasında iletilmesi için kullanılan bir fonksiyon olarak
tanımlanmaktadır. Sinyallerin; Analog ve Sayısal olmak üzere iki türlü
bulunmaktadır.
Sürekli ve kesintisiz
bir biçimde genişliği değişen sinyallere analog sinyal denirken, bu şekilde
yapılan iletişim analog iletişim olarak adlandırılmaktadır. Sayısal iletişim
ise analog verilerin sayısal kodlara dönüştürülerek aktarılması işlemini ifade
etmektedir. Günümüzde iletişimin büyük bir kısmı, sayısal iletişim ile
gerçekleştirilmektedir.
Sinyal İstihbaratı,
düşman unsurlarının kullanmakta oldukları haberleşme cihazlarının ve elektronik
aygıtların ürettikleri sinyallerin ya da bu cihazların ilettikleri verinin
belirli teknik yöntemlerle elde edilmesi ve analiz edilerek faydalı bilgiye
dönüştürülmesini içeren çalışmalar bütünüdür. Sinyal İstihbarat, Elektronik
istihbarat ve İletişim (muhabere) İstihbaratı olarak iki bölüme ayrılmaktadır.
Elektronik İstihbarat;
hedef ülkeye ait elektronik sinyallerden bilgi elde etme yöntemidir.
Elektromanyetik sızıntılara yoğunlaşan elektronik istihbarat, radar yerlerinin
tespiti ve frekans, darbe uzunluğu, oranları ve güçleri hakkında bilgi
toplanması, bu sistemlerin devre dışı bırakılması ve etkilerinin azaltılması
için planlar yapılmasına büyük katkı sağlamaktadır.
İletişim (muhabere)
İstihbaratı; radyo ve televizyon yayınları haricindeki her tür iletişim
(telgraf, telefon, cep telefonu, telsiz, internet, bilgisayar ağları gibi)
dinlenmesi ve izlenmesi faaliyetleriyle gerçekleştirilmektedir. Hedef devlet ya
da grubun iletişim sinyallerinin yakalanması, telefon konuşmalarının
dinlenmesi, yazışmaların ele geçirilmesi, kurumlar arasında gizli hatlar
aracılığıyla gönderilen şifrelenmiş mesajların şifrelerinin kırılması
yöntemlerini içermektedir.[50]
Sinyal istihbaratı ile
elde edilen bilgiler çok kapsamlı ve yönlü olabilir bunlar[51];
a) Silahlı kuvvetlerin
kuruluş ve karargâh birliklerinin yerleri
b) Olanak ve yetenekleri
c) Silâhlarının
nitelikleri
d) Uçak ve gemilerinin
cins ve miktarları
e) Hava alanları ile
deniz üslerinin miktar ve yerleri
f) Radarların cinsleri
g) Mermi güdüm
sistemleri
ğ) Muharebe elektronik
sistemleri
h) Yeni teknolojik
sistemleri
ı) Hava durumu
i) Personelin eğitim ve
moral durumudur.
Biçiminde
sıralanmaktadır.
Sinyal istihbaratın en
kurumsallaştığı ülke olarak ABD ilk sırada yer almaktadır.
NSA
NSA, 1952 yılında, ABD'nin
İkinci Dünya Savaşı'ndaki zaferinin önemli mimarlarında biri olan şifre
kırıcıların mirası üzerine gizlice kuruldu. Haberleşmeleri takip etmek ve şifre
kırmak çok izli bir görevdi. 1975 yılındaki Church Komisyonu'na çalışmalarına
kadar varlığından Amerikan halkının haberi olmadı. Soğuk Savaş döneminde NSA;
büyük bütçesi, süper teknolojisi ve sadece bir düşmana -Sovyetler Birliği-
odaklanmanın rahatlığını yaşadı. 1990'larda hem bütçesinin hem insan gücünün
%30'unu kaybetti. 1997'de NSA için ikinci büyük ifşaat Echelon sisteminin
deşifre edilmesi oldu. Avrupa Parlamentosu Komisyonu, NSA ve Anglosakson
müttefiklerinin Avrupalı şirketlerin telefon, faks ve e-mail ile yapılan
haberleşmelerinden çalınan bilileri rakip firmalara verdiğini ortaya çıkardı.
Ekonomik espiyonajın ötesinde ABD vatandaşları da dahil olmak üzere kişisel
bililere de sızdığı ortaya çıktı. 11 Eylül 2001 öncesi Bin Ladin'in sesi en son
1997'de kaydedilmişti. 2000 yılında Bin Ladin'e yakın iki kişinin yüksek sesle
tartışması tespit edildi. 11 Eylül'den birkaç gün sonra ise Ruslar, iki
teröristin konuşmasını Amerikalılara verdiler. Sesler netti ve en iyi dil bilen
kullanıldı ama yarım saatlik konuşmadan ne yapacakları anlaşılamadı. 24 Ocak
2000'de NSA'ya akan bilgilerin yoğunluğundan sistem çöktü ve kurtarılamayacağı
anlaşılınca yeni bir donanım ve yazılım ile yeniden kurgulandı. Yeni düşmanlar
olan terör örgütleri, uyuşturucu kartelleri ve serseri devletler mobil
telefonlar, internet ve diğer modern haberleşme teknolojileri kullanıyorlar. Bu
düşmanlara Rusya, Çin, Kuzey Kore başta olmak üzere geleneksel tehditler de
ilave edildi. Dünya geneline yerleştirilmiş fiber optik kablolardan gelen
bilgiler NSA'nın hafızasına akmaktadır. 2000'li yılların başında NSA'nın
operasyonel bölümleri saldırı için Sinyal Direktörlüğü ve savunma için Bilgi
Güvenliği Direktörlüğü diye ikiye ayrılmıştır.[52]
Bazı önemli ülkelerin
sinyal istihbarat birimlerinin özellikleri de şu şekilde sıralanabilir;
Almanya'nın Wiesbaden
şehrinde ABD bir sinyal istihbarat tesisi kurmuş ve bunun karşılığında bu
tesiste elde edilen verilere ulaşılabilmesi için Alman istihbaratına
FTP-Gateway bağlantısı ile NSA sunucularına erişim izni vermiştir. İstihbarat
paylaşımının her yıl 700 milyon internet kullanıcısının kimlik verilerinden ve
60 milyon telefon numarası bilgisinden oluştuğu tahmin edilmektedir.
İngiltere'de sinyal
istihbarat alanında görevli Government Communications Headquarters bünyesinde
6000'in üzerinde çalışan bulunmaktadır. Dışişleri Bakanlığı'na bağlı olan bu
birim tüm kurumlara hizmet vermektedir. GCHQ'in İletişim ve Elektronik Güvenlik
Grubu ile Ortak Teknik Dil Servisi olarak iki alt birimi bulunmaktadır. Ayrıca
2003 yılından itibaren faaliyet gösteren Terör Analiz Merkezi bulunmaktadır.
Rusya Federasyonu'nda
Federal Koruma Servisine bağlı olarak çalışan sinyal istihbarat birimi STİS,
yabancı iletişim sinyallerinin toplanarak analiz edilmesi, kriptoloji/şifreleme
içeren sinyallerin çözümlenmesi gibi çalışmalar yürütmektedir. Avustralyalı
araştırmacılara göre halihazırda STİS tarafından yönetilen 130 sinyal
istihbarat uydusu, 20 hava aracı ve 60'dan fazla gemi çalışmakta ve havada
gezen bilgileri yakalayıp analiz etmektedir.[53]
Asya-Pasifik bölgesinde
siber savunma ve sinyal istihbaratı çalışmaları konusunda en büyük organizasyona
sahip ülke olan Çin Halk Cumhuriyeti bu alandaki teşkilatına doğrudan SIGINT
ismini vermiştir. Yaklaşık 20 bini teknik çalışan olmakla beraber toplam 130
bin personeli bulunan kurum Genelkurmay Başkanlığına bağlı olarak
çalışmaktadır.[54]
Türkiye'de Sinyal
İstihbarat
Türkiye’nin en yüksek
kapasiteli istihbarat ve dinleme üssü olarak bilinen Genelkurmay Elektronik
Sistemler Komutanlığı (GESKOM), 1 Ocak 2012'de “GES Komutanlığı’nın Milli
İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı'na Devrine Ait Protokol” ile MİTGES
Başkanlığı olarak MİT Müsteşarlığına bağlandı. Daha sonra ismi 15 Mayıs 2012
tarihinden itibaren "Sinyal İstihbarat Başkanlığı" (SİB) olarak
değiştirildi. Bu tarihlerden sonra sinyal istihbarat ile alâkalı Türkiye'de
yürütülen tartışmalar stratejik zeminden yoksun olarak ideolojik kulvarlarda
sürdürülmüştür.
MİT, sinyal istihbarat
faaliyetlerini GES bünyesindeki teçhizat ve İHA'lar aracılığıyla
sürdürmektedir. Sinyal istihbaratın yürütülmesinde dünyada öncü durumda bulunan
AWACS tipi uçaklar envanterinde bulunmamaktadır.
AWACS, uzun
mesafelerdeki hava ve yüzey temaslarını tespit edebilen uzun menzilli radar ve pasif
sensörlerle donatılmış değiştirilmiş bir Boeing 707'dir. AWACS tarafından
toplanan bilgiler doğrudan uçaktan karadaki, denizdeki veya havada bulunan
diğer kullanıcılara aktarılabilir. Uçak düşük irtifalarda çalışan potansiyel
düşman uçaklarını izleyebilir ve tanımlayabilir, ayrıca Müttefik uçaklarının
savaş kontrolünü sağlayabilir. Deniz temaslarını eşzamanlı olarak izleyip
tanımlayabilir ve Müttefik yüzey kuvvetlerine eşgüdüm desteği sağlayabilir.
Normal şartlar altında,
uçak 30.000 fitte (9.150 metre) yaklaşık sekiz saat (havadan havada yakıt
ikmali ile) çalışabilir.[55]
AWACS'ın Türk Hava
Kuvvetlerine teslimatı 2014 yılında gerçekleştirilmiştir.
Uçakların Hava
Kuvvetleri’ne teslimatının 2007-2008’de yapılması gerekiyordu. Ancak ABD’li
üreticinin uçağın yazılımında yaşadığı sorunlar ve kullanıcıların radar
sistemiyle ilgili şikâyetleri teslimatın 6.5 yıl gecikmesine yol açtı.
Gecikmede Türkiye-İsrail ilişkilerinin çıkmaza girmesi önemli bir etken oldu.
Bazı elektronik sistemlerin üreticisi olan İsrail firması Elta’nın Türkiye’ye
ihracat yasağı koyması nedeniyle, ürünlerin teslimatı yapılamadı. Gecikme
nedeniyle Boeing’e 500 milyon dolar ceza kesildi.[56]
Günümüzde ise hava
kuvvetlerinin envanterinde dört adet Havadan Erken İhbar ve Kontrol Uçağı
bulunmaktadır.[57]
Hava Kuvvetleri
envanterinde bu tip olanakların bulunması oldukça normaldir. Ancak sinyal
istihbarat konusunda birinci derecede yetkili kurum olan Milli İstihbarat
Teşkilatı envanterinde gelişmiş olanakların bulunmaması eksiklik olarak
yorumlanabilir.
Sinyal İstihbarat
Konusunda Öneriler
Yeni hükümet sistemi
modeli ile birlikte dönüşüm yaşayan güvenlik bürokrasisinde Temmuz 2018'de
yayımlanan 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Milli İstihbarat Teşkilatı
Müsteşarlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı olarak değiştirilmiştir.
Yeni kurumsal yapıda başkanlığa bağlı olarak altı başkanlık görev yapmaktadır
ve bu başkanlıklardan bir tanesi de sinyal istihbarat başkanlığıdır.
Alt başkanlıkların daire
başkanlığı olarak mı faaliyet süreceği, müstakil birer istihbarat birimleri
olarak mı çalışacağı konusunda belirsizlik bulunmaktadır ve bu durumun
kurulması düşünülen yeni Güvenlik Bakanlığı ya da yeni kurumsal istihbarat
yapısı ile çözüme kavuşturulması beklenmektedir.
Sinyal istihbaratın
dünyadaki en gelişmiş örnek modeli ABD-NSA bünyesinde 35.000 kişi görev
yapmaktadır. İstihbaratın kurumsallaştığı gelişmiş ülkelerde bu alanda çalışan
uzman personel sayısı da oldukça fazladır. Türkiye'de sinyal istihbarat
konusunda çalışan personel sayısının mevcudu tam olarak bilinmemekle birlikte
bu rakamın dünya ölçeğinin gerisinde olduğu tahmin edilmektedir. O hâlde bu
alanda çalışacak uzman personel sayısında istihdama ağırlık verilmelidir.
Sinyal istihbarat birimi envanterinde ise AWACS tipi unsurlara en kısa zamanda
yer verilmelidir.
Bütün bunlara rağmen
sinyal istihbaratın bazı dezavantajları da bulunmaktadır.
Pahalı, ileri teknoloji
ve uzman personele gerek duyan bu sistem uzun zaman alır, planlama ve
arşivlenmesi zordur. Üstelik hedef ülkelerin muharebe elektronik sistemleri ile
diğer iletişim sistemlerinin çökmesi/susması halinde bili toplanması mümkün
olmaz. Terör örgütleri özellikle lider kadroları telefon, telsiz vb. Sinyal
istihbaratına yakalanmayan araçlar kullanmadıkları zaman ulaşılmaları/tespit
edilmeleri çok zor olmaktadır.[58]
Bu noktadan analiz
edilebileceği gibi sinyal istihbarat sunabileceği muazzam olanaklara rağmen tek
başına istihbarata kaynaklık edememektedir. Sinyal istihbarat biriminin uzman
personel, teçhizat, taşıt ve gereç olarak desteklenmesinin yanında istihbaratın
diğer birimleriyle entegre ilişkisi ve istihbarat faaliyetlerinde topyekün
gelişim ile beraber stratejik istihbarat üretimine yalnızca belirlenen teşkilat
özelinde odaklanmak Türkiye'nin istihbarat temelli güvenlik kapasitesini
yükseltebilecektir.
- Türkiye’nin İlk İstihbarat Gemisi Ufuk
Korveti
Ülkelerin güvenlik sistemlerinin ayrılmaz parçası olan
istihbarat kavramı, teknolojik ilerlemeler oranında nasıl ki teknik
farklılıkları içeriyorsa, icra edildikleri kulvarlarda da çeşitlilik olgusuyla
beraber çok boyutlu yapıya evrilen bir disiplini oluşturmaktadır. Böylelikle
İstihbaratın temin edilebileceği önemli bir saha istihbarat gemileri
vasıtalarıyla denizler olmuştur. İstihbarat gemileri ile toplanan veriler
rakibin savunma elektronik sistemleriyle ilgilidir. Özellikle; radarlar, füze
sistemleri, uçaklar gibi unsurların tespit veya analizlerinde bu tip gemiler
önemli bir görevi ifa etmektedirler. Anlaşılacağı üzere denizlerden temin
edilen istihbarat yalnızca deniz araçlarıyla sınırlı bulunmamaktadır. Bugün pek
çok ülke ise istihbarat gemilerinden yararlanmaktadır. Örneğin aşağıdaki tablo
bu ülkelerin istihbarat gemileri kapasiteleri hakkında bir bilgiyi ortaya koymaktadır;
![]() |
TABLO:
İstihbarat Gemileri[59]
Genelde denize kıyısı olan ya da deniz güvenliği öncelikli
ülkelerin farklı tarihlerde uzun yıllardır istihbarat gemilerine sahip olduğu
görülmektedir. Deniz gücünün ekonomik kulvarı dahil olmak üzere ülkelerin
kalkınmasında yegane faktör olarak kullanılması önerisi Alfred Thayer Mahan'a
aittir. Bugün ki ABD donanma militarizminin kaynağını da oluşturan Mahanist
görüş sayesinde ABD dünya denizleri ve okyanuslarına hâkim olma stratejisini
geliştirmiştir.[60]
Bu strateji yalnızca ABD ile sınırlı kalmamıştır ve Yunanistan, Japonya gibi
ülkeler dahil olmak üzere deniz harp okullarında okutulmaktadır. Büyük bir
imparatorluk kurabilmek için sıcak denizler politikasını asırlar önce
geliştiren Rusya ise istihbarat gemilerinden aktif faydalanan önemli bir diğer
ülkedir. 1945'den yana istihbarat gemileri geliştirme projelerini uygulayan
Rusya bu alanda 21 istihbarat gemisi projesini yürütmüştür.[61]
Denizlerin ve deniz istihbaratının önem kazandığı global güvenlik sisteminde
Türkiye'de, ilk istihbarat gemisi olan Ufuk'u denize indirmiştir.
94,5 metre tam boyu, 3,6 metre su çekimiyle Ufuk korveti
alanının lideri olmana namzet bir gemidir. Gemi, 10 tonluk bir helikopter için
gerekli platforma sahiptir.
Ağır iklim koşullarında kesintisiz 45 gün seyir yapabilecek kapasiteye sahiptir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katıldığı törende belirttiği üzere: '' Sinyal istihbaratının önem kazandığı günümüz dünyasında, Ufuk, Türkiye'nin denizlerdeki gözü olacaktır.''[62]
Gelişen dünya şartlarında ülkelerin müstakil sınırları ve bu
sınırlar dahilinde oluşturdukları güvenlik paradigmaları mevcut olsa bile bir
bölgenin istikrarı ve güvenliği diğer bölgelerden ayrı değerlendirilemeyeceği
için ulusal güvenlik, Uluslararası güvenliğin ayrılmaz parçası haline
gelmiştir. Bu bakımdan son dönemde Doğu Akdeniz'de yaşanan enerji yarışları ve
olağan dışı silahlanma aynı zamanda yalnızca bu bölgeyle ilgili değil diğer
denizlere ve okyanuslara da yansıyacak gelişmeleri tetikleyecektir. Bu sebeple
Türkiye'nin kıyısının da bulunduğu deniz coğrafik diliminde, gelişmeleri
yerinde okuyamaması ya da kurulacak denklemin dışında kalması aynı zamanda
Türkiye'nin diğer denizlerde de inisiyatif üstlenme stratejisini olumsuz
etkileyecek bu durum, kara güvenliğinin de sarsılmasına yol açacak ve bu
yüzyılın projesi olarak ortaya atılan deniz ve kara yolu temelli Tek Kuşak Tek
Yol inisiyatifinde merkez konumda bulunan değerini aktif olarak
sergileyemeyecek ve kilit bir aktör olabilme vasfını yitirecektir. Özellikle
Doğu Akdeniz bölgesindeki önemli gelişmeleri sıralamak istediğimizde;
.Mısır, Fransa'dan iki adet Mistral tipi helikopter gemisi
tedarik etmiştir
.İsrail, Almanya'dan SAAR6 tipi korvetleri ve havadan
bağımsız tahrik sistemine sahip Dolphin tipi denizaltıları tedarik etmiştir
.Rusya, Suriye'de deniz üssü kurmuştur ve bölgede gemileri
bulunmaktadır
.ABD'den yola çıkan ve yüzlerce zırhlı ekipman taşıyan gemi
Patriot, Doğu Akdeniz'e giriş yapmıştır
.Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nde, Fransa, İngiltere, Rusya ve
Avrupa Birliği'nin faydalandıkları deniz üsleri bulunmaktadır
.Bölge ülkelerinden bazılarının aralarında oluşturmaları
beklenen ekonomik temelli birlik teorisi henüz çok yeni bir girişim olsa bile
bu yönde faaliyete geçirilecek bir paktın askeri kabiliyeti ya da organizasyonları
da olması beklenmektedir
.Avrupa Birliği Sınır Güvenlik Birimi FRONTEX, bölgede
çeşitli operasyonlar sürdürmektedir.
Bu gelişmelerden varılabilecek ortak analizler:
1) Bölgenin, bölge temelli güvenlik anlayışı kavramı ortadan
kalkmıştır ve global bir oyun sahasına döndüğü anlaşılmaktadır.
2) Bölgede olağan dışı bir silahlanma mevcuttur.
Türkiye'nin temel güvenlik prensipleri ve deniz stratejileri
en başta Doğu Akdeniz rekabetinde güçlü bir oyuncu olabilmesi için sağlıklı
silah ve araç-teçhizat envanteriyle birlikte bu envanterin olabildiğince yerli
kaynaklardan temin edilebilmesi başarılı bir milli güvenlik sistemi için
değişmez önkoşuldur.
Bu sebeplerle Türkiye'nin büyük bir ihtiyacını karşılayacak
istihbarat gemisi Ufuk'un faaliyete başlayacak olması uzun vadeli milli
stratejiler için umut verici gelişme olmuştur.
- Milli İstihbarat
Teşkilatı Yeni Vizyonu
Günümüzde ana karargâhı şehir içerisinde kaldığı ve
güvenlik zafiyetleri doğduğu gerekçesiyle Milli İstihbarat Teşkilatı, Kale adı
verilen yeni arazisindeki binasına taşınmıştır. Binanın resmi açılışında
konuşma yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise dönüşen istihbaratın
özelliklerini ve ihtiyaçlarını vurgulamıştır:
‘’Kuruluşundan bugüne teşkilatımız bünyesinde ülkesine
ve milletine hizmet eden tüm isimsiz kahramanlara şükranlarımı sunuyorum.
Görevleri sırasında hayatlarını kaybeden şehitlerimize Allah’tan rahmet niyaz
ediyorum. Özellikle son dönemde sınırlarımız içinde ve dışında yürüttükleri
çalışmalarda gazilikle şereflenen teşkilat mensuplarımıza Rabbimden sağlık ve
afiyet temenni ediyorum.
Değerli Arkadaşlar,
İnsanların bir arada yaşama, şehirler ve devletler
kurma tarihi ile istihbarat tarihi aşağı yukarı aynıdır. Devlet denilen
karmaşık mekanizmanın istihbarat desteği olmadan işlemesi ve ayakta kalması
mümkün değildir. Bizim tarihimizde de istihbarata hep çok çok önem verilmiştir.
Mesela mirasçısı olduğumuz Osmanlı daha kuruluş yıllarından itibaren güçlü bir
istihbarat sistemi tesis etmiştir. İsmi değişse de bugünkü Milli İstihbarat
Teşkilatımızın yaptığı görevleri yürüten bir veya birden fazla yapı daima
olagelmiştir.
Esasen Osmanlı’nın 18. Yüzyıl’dan itibaren gerilemeye
başlamasında istihbarat zafiyetinin de önemli payı vardır. Son dönemde
istihbarata yeniden önem verilmeye başlanmışsa da maalesef kötü gidişin önü
kesilememiştir. Sultan Abdülhamit Han’ın bu konuya verdiği ehemmiyet ve elde
ettiği başarılar özellikle kayda değerdir. Birinci Dünya Savaşı yıllarından
İstiklal Harbimize kadar Osmanlı’nın son dönemlerinde yürüttüğü tarihi
mücadelelerde 1913’te kurulan Teşkilatı Mahsusa mensuplarının çok büyük emeği
ve katkısı vardır.
Balkanlar’dan Kafkasya’ya, Orta Asya’dan Kuzey
Afrika’ya kadar geniş bir alanda mücadele yürüten istihbaratçılarımızın
gayretleri tarihin satır aralarında kalmış olsa da milletimizin gönlünde
müstesna bir yere sahiptir. Teşkilatı Mahsusa’dan Milli Emniyet Hizmetine ve
oradan Milli İstihbarat Teşkilatımıza kadar uzanan Cumhuriyetimizin istihbarat
kurumları ve gelenekleri büyük ölçüde bu dönemden yadigârdır. Her ne kadar çok
uzunca bir süre bilinçli olarak İstihbarat Teşkilatımız zayıf tutulmuşsa da,
şartlar ve ihtiyaçlar bu kurumu yeniden güçlendirmemizi gerektirmiştir. Milli
İstihbarat Teşkilatımızın ilk kuruluş kanununun çıktığı 1965 ve yeniden yapılandırıldığı
1984 yılındaki çabalar bu ihtiyacın ifadesidir.
Son olarak, 2014 yılında teşkilatımızın kanununu
baştan sona yenileyerek günümüzün beklentilerine uygun hale getirdik. Zaman
zaman tartışmaların merkezine yerleştirilmiş olsa da, ülkemizin ve milletimizin
istihbarat teşkilatına olan ihtiyacı hiçbir zaman azalmamıştır. Çünkü
istihbarat bilgileri yalnızca savaş değil barış dönemlerinde de devletin bekası
için vazgeçilmezdir. Bugününe hâkim olamayan geleceğini şekillendiremez.
Ülkemizin ve dünyanın kritik bir süreçten geçtiği şu dönemde Milli İstihbarat
Teşkilatımızın desteğine her zamankinden daha çok ihtiyaç bulunuyor.
Geniş bir coğrafyada gece-gündüz fedakârca görev yapan
isimsiz kahramanlarımızın her birinin başarılarıyla gurur duyuyoruz. İnşallah
bugün açılışını yaptığımız yeni hizmet binasıyla teşkilatımızın gücü ve
imkânları daha da artmıştır.
Değerli Arkadaşlar,
Dünyanın adeta yeniden yapılandığı bir dönemden
geçiyoruz. Bu sancılı süreçte karşı karşıya bulunduğumuz tehditler hem
değişiyor, hem artıyor. Yeni dönemin en önemli tehdidi, hiç şüphesiz terördü.
PKK, YPG, FETÖ, DEAŞ gibi terör örgütleri adeta ülkemize karşı topyekûn savaş
ilan etmiş durumdalar.
Bir başka önemli tehdit de, bölgemizdeki ülkelerin
yaşadığı iç karışıklıklar ve bunların yol açtığı krizlerdir. Suriye’den
kaynaklı her gelişme hem terör boyutu, hem göç meselesi, hem siyasi sonuçları
itibariyle ülkemizi doğrudan ilgilendiriyor. Aynı şekilde Irak’ta yaşanan her
hadisenin de doğrudan ve dolaylı olarak ülkemize yansımaları oluyor. Doğu
Akdeniz’de ülkemiz aleyhinde oluşturulan bölgesel ittifakların ve güç
mücadelesinin sonucu yakın geleceğimiz için hayati öneme sahiptir. Bölgesel ve
küresel güçlerin coğrafyamızdaki küresel güçlerin coğrafyamızdaki rekabetinin
yol açtığı karmaşık ve değişken tablo karşısında elimiz-kolumuz bağlı
duramayız. Kendi oyun planımızı geliştirmeye ve hayata geçirmeye mecburuz.
Böyle zorlu bir dönemde Milli İstihbarat Teşkilatımız yürüttüğü cansiperane
çalışmalarla bize gerçekten çok büyük destek sağlıyor.
Teşkilatımız son dönemde PKK’nın lider kadrosuna
yönelik olarak Kuzey Irak’ta yaptığı operasyonlarla kendini en güvende
hissettiği yerleri örgütün adeta başına geçirmiştir. Elde edilen istihbaratlar
İHA ve SİHA’lar aracılığıyla operasyona dönüştürülerek örgüte çok büyük
kayıplar verdirilmiştir. Bu tablo ülkemizin teknolojiyle istihbaratı bir arada
kullanma kabiliyetinin ulaştığı seviyeyi göstermesi bakımından çok önemlidir.
Teşkilatımız FETÖ’nün haberleşme sistemi ByLock’u ve
mahrem yapılanmasını çözerek devlet sisteminden bu büyük belanın
temizlenebilmesi için gereken altyapıyı oluşturmuştur. FETÖ’nün yurt dışı
ayağına yönelik çalışmalarıyla da pek çok örgüt mensubunun ülkemize iadesini
sağlamıştır.
Cemal Kaşıkçı cinayetinde teşkilatımızın oynadığı rol
uluslararası düzeyde ülkemizin yüzünü ağartacak mükemmelliktedir. Teşkilat
olayın başından sonuna kadar her düğümü hızlı bir şekilde çözerek hem bu kanın
üzerimize sıçramasını engellemiş, hem de muhataplara Türkiye’nin ağırlığını
hissettirmiştir.
Çatışma bölgelerinde de çok büyük hizmetler ifa eden
teşkilatımız, adeta akıncı rolü oynayarak güvenlik güçlerimiz sahaya inmeden
önce zemini hazırlamaktadır. Özellikle Suriye krizinin başladığı ilk günden
itibaren sahada aktif rol oynayan teşkilatımızın sınır ötesi harekâtlarımızın
başarıya ulaşmasında çok büyük emeği bulunuyor.
Aynı şekilde şimdi de Libya’da üzerine düşen görevleri
hakkıyla yerine getiriyor. Devletimizin ve milletimizin çıkarlarını sınır,
mesafe, engel tanımaksızın her coğrafyada savunmaya devam edeceğinize yürekten
inanıyorum.
Değerli Arkadaşlarım,
Milli İstihbarat Teşkilatımız artık hamdolsun
uluslararası alanda hatırı sayılır güçlü istihbarat kuruluşları arasında yer
alıyor. Yurt dışı temaslarında pek çok ülke tarafından teşkilatımızın
faaliyetlerinden sitayişle bahsedildiğini görüyorum. Sadece bilgi toplayan ve
rapor eden bir kurum olmaktan öteye geçen teşkilatımız, ürettiği bilgiyi
diplomasi masasında muhatapları karşısında kullanan, istihbarat ile diplomasiyi
yakınlaştıran bir yere gelmiştir. Türkiye teşkilatımızın her alandaki başarılı
çalışmaları sayesinde hiçbir ülkenin icazetine ve yardımına ihtiyaç duymadan
dünyanın her yerinde kendi çıkarları doğrultusunda hareket edebilme imkânına
kavuşmuştur.
Teşkilatın başarılı çalışmalarını gördükçe biz de kendilerine
her türlü desteği verdik. Teşkilatın mevzuatını güçlendirdik, ihtiyaç duyduğu
teknolojik donanımlar için gerekli bütçeyi ayırdık. Bununla kalmadık,
operasyonel kapasitesini arttırmak amacıyla İHA, SİHA, istihbarat gemisi,
istihbarat uçağı gibi donanımları kendilerine kazandırdık. Klasik tehditlerin
teknolojinin sağladığı imkânlarla giderek karmaşık hale geldiği şu süreçte
istihbarat ile teknik kapasitenin birleştirilmesi kaçınılmaz bir mecburiyettir.
Milli İstihbarat Teşkilatımız bu bilinçle istihbarat toplama tecrübesini
teknolojiyle harmanlamış ve Suriye örneğinde olduğu gibi sahada fiiliyata
dökmüştür. Hiç durmadan ilerleyen ve sonu olmayan bir derya haline gelen
teknoloji konusunda diğer alanlarla birlikte istihbaratta da sürekli
yeniliklerin peşinde koşmaya devam edeceğiz.
Veri temini ve görüntü istihbaratı başta olmak üzere
teknik istihbaratta gelinen noktayı görüntü uydularıyla bir adım daha öteye
taşımakta kararlıyız. Görüntü istihbaratında daha yüksek mesafeden daha fazla
alanı kapsayan sürekli izleme imkânı sunan, hava koşullarından bağımsız
çalışabilen bir kapasiteye ihtiyacımız olduğu anlaşılıyor. Bunun için gereken
teknolojinin geliştirilmesi ve uydumuzun bir an önce üretilerek faal hale getirilmesi
konusunda TÜBİTAK başta olmak üzere ilgili kurumlarımızın önemli sorumlulukları
olduğu ortadadır. Veri analizi de bir başka kritik meseledir. Özellikle
teröristlerin ve casusların tespitinde büyük verinin analiz edilmesi profilleme
çalışmalarına ihtiyaç duyuluyor. İstihbarat toplamada hukuki olarak tek yetkili
merci durumundaki Milli İstihbarat Teşkilatımızın veri analizi için ihtiyaç
duyduğu tüm kaynaklara ulaşabilmesi milli güvenliğimizin bir gereğidir. Bunun
için de devlete ait verilerin tek yerde toplanmasını sağlamak durumundayız.
Milli İstihbarat Teşkilatımız bu şekilde topladığı ve analiz ettiği verileri
Türk Silahlı Kuvvetleri, Dışişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü gibi
kurumlarımızla paylaşacaktır. Böylece istihbarat dağınıklığı ve koordinasyon
sorunu da kendiliğinden ortadan kalkmış olacaktır. Bunun önemini son yıllarda
ardı ardına yaşadığımız krizlerde birçok kez müşahede ettik. En somut örnek
olarak FETÖ’nün kurumlarımızdan temizlenmesiyle birlikte güvenlik alanındaki
başarılarımız arka arkaya gelmeye başlamıştır. Güvenlik bürokrasimiz tek vücut
halinde hareket ederek ülkemize yönelik tehditlerle mücadele edebilme imkânına
kavuşmuştur. Daha da önemlisi, güvenlik kurumlarımız yeteneklerini,
kapasitelerini, hatta personellerini milli güvenlik ihtiyaçlarımız için
paylaşılabilir bir noktaya eriştirmiştir. Bu tablo kurumlar arasında güvenin
tesis edildiğine, devletin ve milletin çıkarlarının her şeyin üzerinde
tutulduğuna işaret ediyor.
Milli Savunma, İçişleri ve Dışişleri Bakanlıklarıyla,
Milli İstihbarat Teşkilatımızın başını çektiği güvenlik kurumlarımız arasındaki
koordinasyonun geliştirilmesi iç ve dış güvenlik açısından gereklidir. Amacımız
kurumlar arasındaki istihbarat iş birliğini şahıslar üzerinden yürütülür
olmaktan çıkartıp, sağlıklı bir mekanizmaya kavuşturmaktır. Bunun için
önümüzdeki günlerde Başkanlık edeceğimiz Milli İstihbarat Koordinasyon Kurulunu
oluşturduk. İnşallah bu kurulumuzun faaliyete geçmesiyle koordinasyon meselesi
tümüyle çözülmüş olacaktır.
Değerli Arkadaşlar,
Devletimizin ve milletimizin teşkilatımızdan
beklentisi yüksektir. Karşı karşıya kaldığımız ve her geçen gün artan
tehditlerin büyüklüğü bu beklentiyi daha da artırıyor. Bugün olduğu gibi,
gelecekte de sınırlarımız içinden ve dışından ülkemize yönelik tehditlerin
süreceği açıktır. Öyleyse, bizim de diğer alanlarla birlikte ve hatta öncelikli
olarak istihbaratımızı bu gerçeğe uygun şekilde geliştirmemiz şarttır.
Milli İstihbarat Teşkilatımızın başarılarını elbette
yakından takip ediyoruz. Ancak, kat etmemiz gereken daha çok yolumuzun olduğunu
da biliyoruz. Bunların başında yeni teknolojileri ve yeni operasyonel
yöntemleri geliştirmek geliyor. Milli İstihbarat Teşkilatımızın ülke içindeki
görevlerini azaltarak yurt dışını operasyon kabiliyetini artırmaya devam
edeceğiz. Önümüzdeki dönemde yurt dışında daha fazla örtülü faaliyet yürüten,
teknik ve siber istihbaratta daha etkin bir istihbarat yapısı hedefliyoruz.
Karşı karşıya bulunduğumuz sorunların üstesinden
gelebilmek, devletimizin bekasını ve milletimizin geleceğini güvence altına
alabilmek için orta ve uzun vadede bu kabiliyete sahip olmaya mecburuz. Üstelik
bu mücadeleyi sadece sahada değil, sanal ortamda da yürütmemiz gerekiyor.
İnternetin teröristlerce ve casuslarca oldukça etkin şekilde kullanıldığı bir dönemde,
teşkilatın siber alana daha fazla eğilmesi kaçınılmazdır. Görüldüğü gibi
yapacak çok işimiz var. Sahip olduğu nitelikli insan gücü ve çalışma azmiyle
teşkilatımızın karşımızdaki sorunların çözümü konusunda kendisinden
beklediğimiz katkıları vermeye devam edeceğine inanıyorum.
Milli İstihbarat Teşkilatımızın isimsiz kahramanları
gerektiğinde derviş ve gerektiğinde akıncı misali herhangi bir karşılık
beklemeksizin görevlerini yerine getirmeyi sürdüreceklerdir.
Bugün aynı zamanda 93. Kuruluş Yıldönümünü de
kutladığımız Milli İstihbarat Teşkilatımız inşallah daha büyük başarılara
burada imza atacaktır.’’[63]
Bu konuşma metni bir açılış töreni için hazırlanmış
sıradan formalite değildir ve istihbaratın dönüşüm süreci ile beraber uğraş ve
imkân kabiliyetini ifade etmektedir. Öncelikle istihbaratın geçmişine vurgu
yapılarak tarihsel bağlar hatırlatılmıştır. Güçlü bir istihbarat yapılanması
için şart olan en önemli unsur istihbarat kültürüdür. Yeni dönemin tehditleri
ve Türk İstihbaratının bu tehditlere yoğunlaştığı sahalar olarak terör örgütleri,
göç hareketleri, coğrafi ya da bölgesel istikrarsızlık operasyonları
sıralanmıştır. Vekil aktörler ise hibrid savaşların temel unsurlarıdır. Bu
noktada Türkiye’nin asimetrik bir harp ile karşı karşıya kaldığı ve bu oranda
da tedbirler alındığı ifade edilmiştir. İstihbaratın dönüşümünün
istihbarat-teknoloji entegrasyonu ile devam ettiği bunun sonucu olarak başarılı
operasyonlar gerçekleştirildiği belirtilmiştir. MİT’in dış istihbarata ağırlık
vereceğinin açıklanması ile iç istihbaratın ne şekilde icra edileceği ortaya
koyulmamıştır. İç stratejik istihbaratın kolluk istihbaratı ile temin edilmesi
mümkün değildir. Önceki sayfalarda yeni bir istihbarat biriminin kurulmasının
çekinceleri belirtilmiştir ancak seyir yeni bir yapılanmayı işaret edecek
niteliktedir. İstihbaratın örtülü operasyonlar üstlenecek olması ise postmodern
güvenlik ve istihbarat çarkında lüzumlu olan görevleri ifade eder. Ancak
istihbarat tek başına örtülü operasyonların altından kalkamaz. Örtülü
operasyonların, sivil toplum ve diğer aktörlerle yürütülmesi bunun için
mükellef bir bütçe ile bu operasyonlar için yetiştirilmiş personelin görev
alması gerekliliktir. İstihbarat yeni arazisine zaman içerisinde Savunma
Bakanlığı, Genelkurmay ve kuvvetlerin taşınacak olması ise olağanüstü bir
merkezi güvenlik yapılanmasını doğurur. Konvansiyonel harplerde aynı arazide
bulunan birimlerin aynı anda hedef olmaları çok daha kolaylaşmaktadır. Bu
sebeple dağınık binalar, karargâhlar mekânsal güç bakımından daha lüzumlu
olabilir.
İstihbaratta yeni anlayışlar ve arayışlar, dünyadaki
yeni tehdit, haberleşme, operasyonlar, teknolojik ve finansal değişimlere göre
belirlenir. Ancak tehdit ve trendlerin gelişmesiyle beraber istihbaratın
güncellenmesi çok geç kalınmış bir hamle olacaktır. Bu sebeple geleceğe ait vizyoner
okumalar ve senaryo çalışmaları da istihbaratın misyonları arasında
bulunmalıdır.
- İstihbaratın Dönüşümü
Güç konseptindeki
değişimler ve güç dağılımı geleceğin istihbarat servislerinin gelişimine de
etki edecektir. İstihbarat servisi için oyunun yeni kuralları şu şekilde
sıralanabilir:
-
Gizli bilgi
toplama yerine politika yapıcıyı bilgilendirme.
-
Sert
hedefleri küresel kaplama ile aşındırmak.
-
Öncelik 28
dilde olmak üzere bütün dillerde çeviri kabiliyeti.
-
Devletin iki
aşağı kademesine odaklanmak.
-
Kültürel
istihbaratın temel olması.
-
Jeouzaysal
ve zaman sınırlaması.
-
Küresel açık
istihbaratı güç çarpanı yapmak.
-
Karşı
istihbarat satrancını kazanmak.
-
İnsan&teknik
istihbarat arasında verimlilik çekişmesini çözmek.
-
Merkezi
olmayan bilgi bankası (NGO. Özel vb.) kurmak.
-
İstihbarat
için: ‘’Değer = İçerik + Şartlar + Hız’’ formülü.
-
Öncelikler
yerine bilgi açığı kapama amaçla istihbarat toplanması.
-
İhtiyaca
dayalı üretim & kabiliyetler.
-
Stratejik
istihbarata daha çok önem verilmesi.
-
Etkili bütçe
yönetimi.
-
Kamu
istihbaratının kamu diplomasisine etki etmesi.
-
Analizcilerin
yönetici olarak çalışması.
-
Uluslararası
iş birliği için çok taraflı masraf paylaşımı.
İstihbarat örgütlerinin
gelecekte en büyük zorluklarından biri istihbaratın dağıtımında olacaktır.
Bugünün ve geleceğin istihbarat örgütleri bulmaca çözmeye daha az, sırları ya
da cevabı kolay olmayan büyülü problemlere daha çok angaje olacaklardır.
İstihbarat analizcileri artık düşman füzelerinin menzilinin ölçülmesi,
denizaltılarını rotaları gibi analitik sorunlardan çok algı yönetimine
odaklanacaklar ve algı için önemli olan bilgi için toplayıcı ile yakın
çalışacaktır. İstihbarat analizcisi, kendi halkı için rakipleri, teröristleri,
ayaklanmacıları, sosyal hareketleri, dini fanatikleri tanımlayan algı-yapıcı
olacaktır. Bu nedenle, açık kaynaklar kullanmaya eğilimli karar vericilere
angaje olabilecek iyi bir iletişimci olmalıdır. Analizciler ve karar vericiler
gerçekleri inşa etmek (yeniden inşa değil) için birlikte çalışmalıdır. Anlamaya
dayalı alanı olan istihbarat analizcisi, değere dayalı alanı olan politikacı ve
diğer karar vericiler bir araya gelerek insanlara gerçekleri anlatacakları
hikayeleri yazmalıdırlar. Bu yüzden istihbarat artık politikanın sadece
destekleyen bir süreç değil, analizcilerin algı yaratma işlevi ile aynı zamanda
politika şekillendiricisi de oldular. Bu yeni işlev, istihbarat toplumunun
görev alanını da genişletmektedir. Ancak algı yönetimi; demokratik bir toplumda
halka gerçekleri söylemek, şeffaflık, yapılan işlerin meşruiyeti konusunda
sorunlar çıkaracaktır. Öte yandan, istihbaratçı ve politikacı arasındaki bağlar
böylesine sürekli ve yakın hale gelirken, istihbaratın siyasallaşmasının önüne
geçilmesi ve bunun kamu denetimi de ciddi bir tartışma konusu haline
gelecektir.[64]
İstihbaratın evrildiği yeni çok boyutlu çalışma sisteminin yanı sıra
siyasallaşma seçeneği de postmodern dönemde istihbaratın dönüşümünde yer alacak
etmenlerden olacaktır. Ancak bu siyasallaşma yalnızca istihbarat birimlerinin
iktidar partilerinin tamamen denetimlerine girecekleri olarak anlaşılmamalıdır.
Devlet başkanları ve politik karar alıcıların da istihbarat birimlerinin
içerisinden geldikleri ya da istihbarat birimlerince onaylanan kişilerden
seçilmeleri olası gözükmektedir. Günümüzde Rusya, Suriye, İran gibi ülkelerde
devlet başkanlarının istihbarat geçmişlerinin bulunmaları bu durumu açıklayan
belirgin bir örnektir.
İstihbaratın, güvenlik
ve savunma konseptinde ağırlığının artması ve istihbarat savaşları kavramının
doğmasıyla birlikte hibrid savaş konseptine geçilen yeni bir düzen doğmuştur.
Düşük yoğunluklu çatışmalar, psikolojik harp, örtülü operasyonlar, toplum
mühendisliği gibi kavramlar sistemi şekillendirmek isteyen aktörlerin en çok
başvurdukları yöntemler arasında bulunmaktadırlar. Bu metodlar ise harbin ve
savunmanın değişen doğasını göstermesinin yanı sıra istihbaratın da ne denli
bir değişimden geçtiğini vurgulamaktadırlar. Neticede hibrid savaş konseptinde
yer alan, psikolojik operasyonlar, yıkıcı faaliyetler, örtülü operasyonlar gibi
kavramlar stratejik istihbarat uygulamalarının günümüzde geldiği yeri işaret
etmektedir. Verinin işlenmesi ve analiz edilmesinin yanı sıra hedef ülke ya da
topluluklara yönelik istikrarsızlık uygulamaları ya da faaliyet gösterilen
ülkenin bütünlüğüyle ilgili hibrid konseptin unsurlarının sağlanabilmesi için
analizlerin de koordineleri, uygulanmaları ve geri bildirimlerinin takip
edilmeleri gerekmektedir.
[1]
Korkmaz Tağma, Yeniden Yapılandırma Kuralları, 1.Baskı, İstanbul, Timaş, 2001,
s.123
[2]
Sherman Kent, çev. Yasemin Özbek ve Nazlım Şükrüoğlu, Stratejik İstihbarat,
1.Baskı, Ankara, ASAM Yayınları, 2003, s.11
[3]
Sait Yılmaz, Temel İstihbarat Toplama-Analiz ve Operasyonlar, 1.Baskı, Ankara,
Kripto, Eylül 2018, s.142
[5]
Yusuf Özer, Askeri İstihbarat ve Teknoloji, M5, Eylül 2019, s.31
[6]
Tamer Karaşahin, Görüntü İstihbaratı, M5, Eylül 2019, s.42-43
[7]
Kemal Girgin, Uluslararası İlişkiler Modern İstihbarat ve Türkiye, 1.Baskı,
İstanbul, Okumuş Adam Yayıncılık, 2003, s.174
[8]
Sait Yılmaz, Temel İstihbarat Toplama-Analiz ve Operasyonlar, s.144
[9]
Yunus Karaağaç, Geçmişten Geleceğe İstihbarat, 1.Baskı, İstanbul, İskenderiye
Kitap, Mayıs 2018, s.91
[10]
Sait Yılmaz, , Temel İstihbarat Toplama-Analiz ve Operasyonlar, s.145
[12]
Yunus Karaağaç, A.g.e, s.89
[13]
Ahmet Tarık Miman, Küreselleşmenin Ordusu Ekonomik İstihbarat, 1.Baskı,
İstanbul, IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2007, s.44
[14]
Kadir Erkan, Askeri İstihbarat Alanında Açık Kaynak İstihbaratı, M5, Eylül
2010, s.26
[15]
Mutlu Köseli, Terörle Mücadelede İstihbaratın Rolü, Polis Bilimleri Dergisi,
2009, s.65
[16]
Niyazi Tılısbık ve Özdemir Akbal, İstihbarat ve Türkiye, 1.Baskı, Konya, Nüve
Kültür Merkezi, 2006, s.105
[17]
Tarık Demir, İstihbaratta Toplama Teknikleri, Sait Yılmaz (ed.), İstihbarat
Dünyası, 1.Baskı, Ankara, Kripto, Ocak 2015, s.235
[18]
Sait Yılmaz, Temel İstihbarat Toplama Analiz ve Operasyonlar …, s.334
[19] Mehmet Eymür, İstihbarat Servisleri ve Değişim MAH'tan MİT'e Geçiş ve
Zayıflayan Karşı Koyma, Sait Yılmaz (ed.), İstihbarat
Dünyası, 1.Baskı, Ankara, Kripto, Ocak 2015, s.18
[20] Mehmet Eymür, A.g.e, s.19
[21] 2937 Sayılı Kanun
[22] Sait Yılmaz, Devlet Adamı ve İstihbarat, Ümit Özdağ ve Merve Önenli
Güven(ed.), Teşkilat-ı Mahsusa'nın 100.Yılında Türk İstihbaratı, 1.Baskı,
Ankara, Kripto, Kasım 2015, s.308
[23] Parlamenter sistemin olduğu yıllardır.
[24]
Hirab Abas hakkında detaylı inceleme için; Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul, Bay
Pipo, Kırmızı Kedi Yayınevi
[25]
Emniyet ve MİT arasındaki çekişmelerin detaylı izahı için bknz.; Tuncay Özkan,
Teşkilat-Milli İstihbaratın Gayrı Resmi Tarihi, AsiKitap; 1987 ve 1995
yıllarında Emniyet'i takip eden ve bu konuda 1. ve 2. raporları hazırlayan MİT
ve daha fazlası için, Soner Yalçın, Reis Gladio'nun Türk Tetikçisi, Kırmızı
Kedi Yayınevi
[26]
Sait Yılmaz, Devlet Adamı ve İstihbarat, A.g.e, s.314-315
[27] 8 Şubat 2015
[28] Kaya Karan, Teşkilat Geçmişten Günümüze Türk İstihbaratı, 1.Baskı,
Ankara, Kripto, Mart 2014, s.118-119
[29]
2803 Sayılı Jandarma Teşkilat Görev ve Yetkileri Kanunu
[30]
https://www.egm.gov.tr/istihbarat/misyon-ve-vizyonumuz
[31]
https://www.hmb.gov.tr/masak-sunus
[32]
Hasan Ateş, Türk İstihbarat Sisteminin Sorunsalları, 1.Baskı, Ankara, Detay
Yayınları, Nisan 2014, s.118
[33]
694 sayılı KHK
[34]
İlgili Yönetmelik
[35] Mustafa Güler, Yeni Bir İstihbarat Yapılanması Önerisi, Ümit Özdağ ve Merve Önenli Güven(ed.), Teşkilat-ı Mahsusa'nın
100.Yılında Türk İstihbaratı, 1.Baskı, Ankara, Kripto, Kasım 2015, s.324
[36] Mustafa Güler, A.g.e, s.328
[37] Faaliyetlerine devam ederlerken TİB ve KDGM Başkanlıklarına MİT üst
düzey yöneticilerinin atanmaları
[38] Emre Çıtak, Yeni Güvenlik Politikaları ve
Türkiye'de İstihbaratın Dönüşümü Güvenlik ve İstihbarat, 1.Baskı, İstanbul,
Yeniyüzyıl Yayınları, 2017, s.369
[39] Emre Çıtak, A.g.e, s.390
[40] Fatih Altaylı, Yeni Bakanlık mı Gelecek, HaberTürk, 19 Ocak 2019
[41]
Hasan Ateş, A.g.e, s.195
[42]
A.g.e, s.197
[43]
https://www.mit.gov.tr/isamer.html
[44]
http://www.mit.gov.tr/ikk_seminer.html
[45]
https://www.icisleri.gov.tr/arem/hakkimizda
[46]
http://sam.gov.tr/tr/sam-hakkinda/
[47] Ünal Acar, Türk İstihbaratında Yapısal Sorunlar, Sait Yılmaz(ed.),
İstihbarat Dünyası, 1.Baskı, Ankara, Kripto, Ocak 2015, s.45
[48] Mehmet Seyfettin Erol ve Oktay Bingöl, Uluslararası İlişkiler ve
İstihbarat
[49]
Hasan Ateş, İstihbarat Çarkında Toplama Vasıtaları
[50] Çağlar
Altun, Sinyal İstihbarat, İstihbarat Sunum Notları
[51] Ümit
Özdağ, İstihbarat Teorisi, Ankara, Kripto, Eylül 2013, s.123
[52] Sait
Yılmaz, Temel İstihbarat Toplama Analiz ve Operasyonlar, Ankara, Kripto, Eylül
2018, s.261
[53] Araştırmacıların
ortaya koydukları analiz açık kaynaklardan temin edebildikleri verilerin
sonucunda oluşturulmuştur. Rusya'nın bu alandaki gerçek kapasitesi
araştırmadaki mevcut rakamların çok daha üzerinde olabilir.
[54] Çağlar
Altun, Sinyal İstihbarat, İstihbarat Sunum Notları
[55] AWACS:NATO's Eyes In
The Sky, Nato.ınt
[56] TSK'nın 20 Yıllık
Hayali Gerçek Oluyor, Habertürk, 27.01.2014
[57] www.hvkk.tsk.tr
[58] Ümit
Özdağ, İstihbarat Teorisi, Ankara, Kripto, Eylül 2013, s.125
[59] Signals Intelligence
Collection Ships of European Navies, http://www.navalanalyses.com/2015/01/naval-forces-5-signals-intelligence.
[60] Alfred Thayer Mahan,
çev.A.Tunçer Büyükonat, Deniz Gücünün Tarihi Üzerine Etkisi 1660-1783,
İstanbul, Grifin, 2011
[61]
All Russian Intelligence Ships, http://russianships.info/eng/intelligence/
[62]
Basın Bültenleri, 09.02.2014
[63]
Milli İstihbarat Teşkilatı Yeni Hizmet Binası’nın Açılış Töreni’nde Yaptığı
Konuşma, https://www.tccb.gov.tr/konusmalar/353/115196/milli-istihbarat-teskilati-yeni-hizmet-binasi-nin-acilis-toreni-nde-yaptigi-konusma
[64]
Sait Yılmaz, Temel İstihbarat Toplama Analiz ve Operasyonlar, s.616-617
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder